Türkiye’ye adalet geleceğini ümit ettiğimiz için mutluyuz
Organize suçlarla mücadele konusunda Türkiye’nin en önemli polis müdürlerine yapılan haksızlık son buldu. İdari yargı Uzun ve Avcı’ya özlük haklarını iade etti.
İktidarın hışmına uğrayan ve rütbeleri alınan emekli polis müdürleri Sabri Uzun ile Hanefi Avcı haklarına kavuştu. Süreci ve mafyaya yönelik operasyonları SÖZCÜ’ye değerlendirdiler:
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve ekibi, organize suç örgütlerine karşı etkili bir mücadele sürdürürken, suç örgütleri arasında da şiddet olayları yaşanıyor. Türkiye’den kaçan bazı örgüt mensupları kaçtıkları ülkede çatışıyor. Bunun son örneği Yunanistan’da “Red-Kit” ve “Daltonlar” çeteleri arasında yaşandı, Yunanistan’da 6 kişi öldü. Suç örgütü lideri olduğu iddia edilen Ayhan Bora Kaplan’ın, yurt dışına çıkarken yakalanması, gözleri yeniden organize suç örgütlerine çevirdi. Suç örgütleriyle mücadeleyi eski polis müdürleri Emin Arslan ve Hanefi Avcı ile konuştuk.
Bu arada eski emniyet müdürleri Hanefi Avcı ve Sabri Uzun’a yapılan haksızlık da son buldu. Tüm haklarını yargı yoluyla alan efsane polis müdürleri Hanefi Avcı ve Sabri Uzun, bu konuyu sıcağı sıcağına SÖZCÜ’ye değerlendirdi.
Suç örgütleri bütün mal varlığıyla çökertilmeli
Emin Arslan’a göre “Yargıdan, emniyetten, siyasetçiden destek alınmadığı, korunmadığı sürece mafya barınamaz, mafya diye bir şey olmaz.” Devletin otoritesini göstermemesi durumunda otorite boşluğu doğacağını ve o boşluğun birileri tarafından doldurulacağını kaydeden Arslan, şunları kaydetti:
■ Otorite boşluğunu dolduranlar kendilerini koruyacak siyasetçi, güvenlikçi, yargıcı kafa kola alır. Bütün dünyada böyle olmuştur. Devlet kararlı olduğu zaman bu işler biter.
YIKILMAZ KALE OLDUK
■ Organize suç örgütleriyle mücadelede dönemin İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu ve dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz’ın destekleri oldu. Sadettin Tantan İçişleri Bakanı olduktan sonra yıkılmaz kale olduk. ‘Görevimizi yaparsak nasıl olsa bize kimse bir şey demez’ diyorduk. Bu güvence mücadele edenlere verildiği zaman mafya falan kalmaz. Bir şekilde polisin, emniyetin, sahil güvenliğin haberi olur. Uyumlu çalışma da işimizi kolaylaştırıyordu.
YAKALAMAKLA OLMUYOR
■ Suç örgütü liderini yakalamakla o örgüt bitmiyor. Adamı yakalamışsın ama delilleri, parayı elde edememiş, mallarına el koyamamışsın. O zaman, yakaladığınız suç örgütü lideri cezaevinde yattığı anda bile örgütünü yönetmeye devam eder. Onun için projeli operasyon yapılması gerekiyor.
■ Siyasi otorite istediği zaman bu iş biter. İşin başı siyasi otoritedir. Polisin ilgili biriminin başındaki kişi ne kadar isterse istesin, karar verici durumunda olan siyasetçi istemezse, ertesi gün onu görevden alır; bu iş biter. Yani istenildiği zaman mücadele yapılır. Gördüğüm kadarıyla güzel gelişmeler olmaya başladı.
MÜCADELEDEN ÜMİTLİYİM
■ Arkadaşlara bir güvence gelmiş durumda. İnşallah bu güvence havası böyle devam eder. Böyle devam ettiği sürece de mücadele hız kazanabilir. Sadece mafya mücadelesinde değil uyuşturucu, göçmen kaçakçılığı mücadelesinde önemli yol alınır. Mücadeleden ümitliyim. Esas siyasi irade önemli. Siyasi irade isteyince mücadele oluyor. Bunu bizler de yaşayarak gördük. İstihbarat, KOM daire başkanlıklarım sırasında da siyasi destek oldukça başarımız büyüdü. Devletten, otoriteden, hukuku arkasına almış, yargı güvencesine kavuşmuş bir polis, hukukçunun yapamayacağı iş olur mu?
■ Bütün mal varlıklarıyla birlikte mafya çökertilmezse, elemanının, liderinin cezaevine girmesi önemli değil. O, para gücüyle dışarıda istediğini yaptırır, hükmünü icra ettirir.
Bizzat devlet kadroları bu insanlara zırh kazandırdı
■ Türkiye’de organize suç gruplarının faaliyetlerinin ciddi bir biçimde arttığı, faaliyet sahalarının genişlediği, hatta ülke sınırlarına taştığı anlaşılıyor. Yeterince bu gruplar önemsenip takip edilmedi, üzerine gidilmedi. Ayrıca bu tip insanlarla, bunlara yakın insanlarla siyaset ve bürokrasinin diyalogda olması bu insanlara bir zırh kazandırıyor. Bu durum, yargının ve emniyetin çalışmasını belli oranda frenliyor, engelliyor. Bu insanlar çeteleşip daha büyük sahalara müdahil oluyorlar. Evet her zaman varlar ama bu boyutta, bu kadar yaygın değildi. Bazı bürokratların, siyasetin, yönetimin bu insanlara yakın durması, ilişki geliştirmesi bu olayların büyümesinde etkin olduğu kanaatindeyim.
■ Geçmiş dönemde de gördük. Sedat Peker kendisi kalktı partinin toplantılarına katıldı. Onların mitinglerini organize etti. İçişleri Bakanı suç örgütü liderleriyle fotoğraf çektirmekten geri durmadı. Siyasette, iktidara yakın duran bu tip insanlarla çok yakın resim vermekte beis görmediler.
SİYASETÇİLERLE YAKINLIK
Bazı insanların davalarında, yönetimin desteği bulunduğu izlenimini uyandıracak şekilde gelişmeler oluyor. Bütün bunları değerlendirdiğiniz zaman bu suç gruplarına uygun zemin yaratılıyor. Bu zemin yaratılmaması, suç gruplarının üzerine ciddi şekilde gidilmesi, emniyetin sürekli takip etmesi lazım. Takip edecek kadroların iyi seçilmesi, görevini kötüye kullanmayan, rüşvet yemeyen normal insan olmalı. Bunlar hakkında ihbar ve şikayetin değerlendirmesi lazım. Ama şimdi bakıyorsunuz liyakatte sorun olduğu görülüyor. Bazı isimler hakkındaki şaibeler, bu kişilerin iyi araştırılmadığını ortaya koyuyor. Nitekim, ciddi iddialar ortaya çıkıyor.
BU KONUDA ZAYIFLIK VAR
■ Benzer olaylar epey zamandır her mahallede, her semtte oluyor. Bu konuda zayıflık olduğu, devletin bütün imkanlarıyla bu grupların üzerine yönelmediği, yeterince üzerine gitmediği izlenimi uyandırıyor. Bu çetelerin bu kadar bol, bu kadar rahat olmaması lazımdı. Devletin bunlara karşı daha ciddi yönelmesi lazım.
İRTİBAT KURULMAMALI
■ Bunlarla hiçbir idari, adli makamın ilişki geliştirmemesi, irtibatta olmaması gerekiyor. Aksi durum bunlara cesaret kazandırıyor, kamuoyu önünde bunları güçlü gösteriyor. Bunlarla ilişki geliştirmeye kalkan bütün görevlilerinden hemen hesabı sorulmalı. Bu konuda epey süredir zafiyet olduğu kanısındayım. Olaylar bunu gösteriyor. Umarız ki bu çalışmalar daha artırılmış olarak devam eder.
Bize bu zulmü yapanı herkes biliyor
SABRİ Uzun, Emniyet’in en uzun süreli görev yapan İstihbarat Daire Başkanı… Emekliye ayrıldıktan sonra görüşlerini sosyal medyada paylaştı. İktidarı eleştiren sözleri olunca, “Vay sen bunu nasıl yaparsın” denildi, dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu‘nun emriyle meslekten çıkarıldı. Kimliği, silahı alındı. Polis tesislerine girişi yasaklandı. Aynı günlerde Hanefi Avcı da ihraç edildi. Meslektaşlarımız yeni öğrenmiş oldular ama 22 Ağustos’ta Sabri Uzun ve Hanefi Avcı’nın mahkeme kararıyla haklarını aldığını duyurmuştum. Sabri Uzun, kararı öğrendiğimde bana şunları söylemişti:
HERKES BİLİYOR
“Silahımı aldılar, kimliğimi aldılar. Meslekten çıkarıldık. Ama yıkılmak, yıkılmadık ve mücadelemizi sürdürdük. Mahkeme kararıyla bu haksızlık giderildi. Silahımızı ve kimliğimizi almamız için Emniyete davet edildik. Bizlere bu zulmü yapanın kim olduğunu herkes biliyor.” Ve dün… Sabri Uzun karardan memnuniyet duyduğunu söyledi ve şunları söyledi:
AMAÇ KORKU YARATMAKTI
“Mutluyuz, mutluluğumuzun sebebi rütbe almak, vermek anlamında değil, Türkiye’ye adalet geleceğini ümit ettiğimizden dolayı mutluyuz. Bu karar Haziran 2022’de Anayasa Mahkemesi’nin OHAL’e dayalı rütbe geri almasını iptal edilmesinin bir sonucuydu. Fakat Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği bu karar 13 Ocak 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlandı, yani yürürlüğe girdi. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği bu karar geçmiş bakan tarafından, ben o bakanın ismini dahi telaffuz etmek istemiyorum. Adalet konusuna pek girmek istemiyorum. Esasında Türkiye’nin tek sorunu var o da adalet. Bu anlamda biz bunu çok olumlu karşılıyoruz.”
Hanefi Avcı da TV’de yaptığı bir konuşması gerekçe gösterilip Süleyman Soylu’nun emriyle meslekten çıkarılmıştı. Avcı, “Amaç, bize ceza verip korku ortamı yaratmaktı. Hukuksuz yaptıkları da ortaya çıktı” dedi.