Türkiye NATO Zirvesi’nde ne kazandı?
“Terörle mücadele ve savunma sanayii tedarikinin önündeki engellerin kaldırılması” Türkiye’nin hassasiyetinin olduğu bu iki başlığa ilişkin Washington’daki NATO Zirvesi’nde öne çıkan önemli başlıklar oldu.
NATO’nun terörizmle mücadeledeki katkıları ve izleyeceği strateji hakkındaki belgenin güncellenmesi onlar arasında yer aldı. Ayrıca, zirve bildirisinde terörizmle mücadele NATO’nun karşı karşıya olduğu ikinci büyük tehdit olarak kayda geçirildi. Daha önce Türkiye’nin çabaları ile terörizmle mücadele koordinatörü atanmıştı. Şimdi onun daha rahat çalışabileceği bir ortam yaratılmış oldu.
Öte yandan NATO müttefiki ülkelerin başta PKK ve uzantıları olmak üzere terör örgütlerine karşı tutumlarını gözden geçirmeleri, bir NATO müttefiki olan Türkiye’ye tehdit oluşturan unsurlara karşı ortak savunmanın yapılması gerekliliği de bir kez daha kayda geçti.
Müttefiklerin birbirlerine yaptırım uygulamamaları gerektiği yönünde Vilnius Zirvesi’nde alınan karar yeniden teyit edildi. Ankara’nın öncelikleri arasında da savunma sanayii tedarikinin önündeki engellerin müttefikler tarafından kaldırılması vardı. Yani hem hava savunma sistemleri hem Eurofighter ve F-16 mühimmat alımları ile teknoloji paylaşımı dahil birçok temel konuda artık müttefik ülkelerin Türkiye’ye çeşitli şartlarla gelmesinin önü alınıyor.
Balistik füze savunması bağlamında tehdidin büyüdüğü açıkça belirtildi, tüm NATO müttefiklerinin tamamen koruma kapsamına alınması taahhüdü yeniden kabul edildi. Bu madde de yine savunma sanayi tedariklerini yakından ilgilendiriyor özellikle hava savunma sistemleri ile ilgili üretim teknolojisinin Türkiye ile paylaşılması NATO hava sahasının katmanlı koruma altına alınması ve Karadeniz’deki olası tehditlerin önlenmesi açısından kritik.
NATO-AB ilişkileri bağlamında, iş birliğinin daha eski döneme dayanan bir müktesebat temelinde yürütülmesi ile bazı ülkelerin kendi aralarında geliştirdikleri projelerin NATO savunma planlama sürecine uygun olarak yapılması kararları da önemli olarak nitelendi. Türkiye’nin hep uyardığı alternatif arayışlara karşı NATO’nun tek güvenlik şemsiyesi olduğu yönündeki bakışı ile bu kararların uyumlu olduğu vurgulanıyor.
Ve Ukrayna’ya yönelik parasal olmayan katkıların da NATO tarafından tanınması kararlaştırıldı. Bu noktada Türkiye’nin Montrö Sözleşmesi’ni uygulaması ve diplomatik girişimlerinin artık bu nevi katkılar arasında sayılacağı belirtiliyor.