YAZARLAR

Şirkette Eşitlik Savaşı: Eşit işe eşit ücret mücadelesi

Bir sabah, ofisin kalabalık muhasebe departmanında her zamanki gibi yoğunluk vardı. Hesap makineleri, bilgisayar klavyelerinin sesiyle yarışırken, Serpil masasında dikkatlice şirketin yıllık mali tablolarını gözden geçiriyordu. Beş yıldır bu departmanda çalışıyordu ve işini titizlikle yapıyordu. Ancak, uzun süredir aklında dolanan bir konu vardı: Aynı pozisyonda çalışan ve aynı görevleri yürüten erkek meslektaşı Hakan, ondan daha fazla maaş alıyordu. Hakan ile aralarındaki maaş farkı, Serpil’in hem iş motivasyonunu düşürüyor hem de haksızlığa uğradığı hissini daha da derinleştiriyordu. Serpil, bu duruma daha fazla göz yummamaya karar verdi. İş sözleşmesini feshetti ve şirketine karşı bir dava açtı.

Serpil’in açtığı dava, işverenin eşit işe eşit ücret prensibini ihlal ettiği gerekçesiyle başladı. Serpil, muhasebe departmanında Hakan’la aynı işi yapıyor, aynı sorumlulukları alıyor, hatta zaman zaman daha karmaşık projeleri üstleniyordu. Ancak aldığı maaş, Hakan’ın maaşından daha düşüktü. Davada Serpil’in avukatı, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 5. Maddesi kapsamında işverenin eşit iş yapan çalışanlara eşit ücret ödemesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca, Serpil’in bu durumdan dolayı iş akdini haklı nedenle feshettiği için kıdem tazminatı, ücret farkı ve ayrımcılık tazminatı talebinde bulundu.

Davalı şirket ise Serpil ile Hakan arasındaki maaş farkının, Hakan’ın şirkette daha uzun süre çalışması ve performans değerlendirmelerinden yüksek puanlar alması gibi objektif nedenlerle ortaya çıktığını öne sürdü. Şirketin avukatı, maaş farkının cinsiyetle bir ilgisi olmadığını, tamamen çalışanların üretkenliği ve şirkete katkılarıyla ilgili olduğunu savunarak davanın reddini talep etti.

Yerel mahkeme, şirketin savunmasını haklı bularak Serpil’in taleplerini reddetti. Ancak Serpil kararı temyiz etti ve dava Yargıtay’a taşındı. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını inceleyerek, işverenin eşit işlem borcunu ihlal ettiğine hükmetti. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 5. maddesi gereğince, işverenin işyerinde çalışanlar arasında ayrım yapmaması gerektiği ve eşit durumda olan çalışanlara eşit ücret ödemesi zorunluluğu bulunduğu vurgulandı. Serpil’in ve Hakan’ın aynı pozisyonda çalışmasına rağmen farklı ücret almalarının eşit işlem borcuna aykırı olduğu sonucuna varıldı. Ayrıca, bu durum İş Kanunu’nun 24/II-e maddesi gereğince işçiye haklı fesih hakkı verdiği için Serpil’in kıdem tazminatı talebi de kabul edilmeliydi.

Yargıtay, Serpil’in cinsiyet ayrımcılığı iddiasını doğrudan kanıtlayamasa da, işverenin eşit işe eşit ücret prensibini ihlal ettiğini kabul etti. Mahkeme, Serpil’in fark ücretlerinin hesaplanarak ödenmesi gerektiğine ve ayrımcılık tazminatına hak kazandığına karar verdi.

Sonuç olarak, Yargıtay, yerel mahkemenin kararını bozarak Serpil’in taleplerini haklı buldu. Bu dava, işyerlerinde ücret politikalarının adil bir şekilde düzenlenmesi gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Serpil, haklarını savunarak sadece kendi adaletini değil, aynı zamanda iş dünyasında eşitlik ilkesinin önemini de ortaya koymuş oldu.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu