Şehre gelen burayı görmeden dönmüyor! Dengbejler Evi
Kürtçede “deng” ses, “bej” söyle anlamına gelen “dengbej” kelimesi, sözün ahenkle icra edilmesini sağlayan kişi anlamında kullanılıyor. “Dengbejlerin”, eski zamanlarda genellikle köyden köye dolaşarak hayatlarını destanlar, hikayeler, dramlar ve ilahiler ile sürdürdüğü biliniyor.
Yöre halkının yaşam biçimi, gelenek ve göreneklerini, dillere destan sevdaları “stran” olarak bilinen türkülerle seslendirerek binlerce yıllık geleneği sürdüren “dengbejler”, genelde gırtlak gücüne dayanarak herhangi bir çalgı aleti kullanmadan sanatlarını icra ediyor.
Dengbej Evi sorumlusu Bilal Yaşar, turizm sezonlarında günlük yaklaşık bin yerli yabancı turisti ağırladıklarını belirterek, 2007 yılından bu yana evin faaliyet gösterdiğini ifade etti.
“TURİSTLER HAYRANLIKLA KARŞILAŞIYOR”
Dengbejevi’nin yaz sezonunda 7 saat, kış sezonunda ise 6 saat faaliyet gösterdiğini söyleyen Yaşar, “Dengbej Evi 2007 yılında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ortak projesiyle açıldı. 2007 yılından bu yana biz burada pazartesi günleri hariç her gün yaz aylarında saat 10.00 ile 17.00, kış aylarındaysa 10.00 ile 16.00 arası hizmet vermekteyiz. Dengbej Evi, Diyarbakır’a gelen yerli ve yabancı turistlerin muhakkak uğrak noktası oluyor. Özellikle yerli turistlerden yoğun rağbet görüyoruz. Yabancı turistler de tabi etkileniyor dengbejden. Turizm sezonlarında günlük bin dinleyicimiz Dengbej Evi’ne geliyor. Yıllık da ortalama yüz bine yaklaşan bir turist potansiyelimiz var. Dengbeji ilk defa duyan turistler önce bir şaşkınlık daha sonra hayranlıkla karşılaşıyor. Bir dengbejin saatlerce hafızasında hikayeyi nameyle söylemesi turistlerde hayranlık oluşturuyor. Dengbejliği burada tanıtabilmekten biz de mutlu oluyoruz” dedi.
56 YILLIK DENGBEJ
Dengbejlerden İbrahîmê Pîrîkî mahlasıyla bilinen 66 yaşındaki İbrahim Almas, 10 yaşından bu yana dengbejlikle ilgilendiğini belirtti.
“BİNLERCE YILLIK OLAYLARI KÜRTÇE SESLENDİRİYORUZ”
Tarihte olup biten dram, aşk, destan, kahramanlıklar gibi binlerce yıllık hikayeleri ziyaretçilere Kürtçe seslendirdiklerini dile getiren Almas, “10 yaşımdan bu yana dengbejlikle ilgileniyorum. Şu an 20 arkadaşımızla birlikte burada hizmet veriyoruz. Dengbej Evi’nde hizmet verip hakkın rahmetine kavuşan 50’nin üzerinde dengbejimiz var. Bu coğrafyada Kürt topluluğu var olduğundan bu yana dengbejlik sürüyor. Dengbejlik geleneğinde ülkemizin bir ucundan diğer ucuna giden şehirlerde olup biten olayları Kürtçe seslendiriyoruz. Bu olaylar içerisinde aşk, dram, destan, kahramanlıklar, tarih gibi konuları ele alıyoruz. Bu olaylar içerisinde 500 ve bin yıllık tarihi olayları da Kürtçe seslendiriyoruz. Diyarbakır’a gelen yerli yabancı turistlerin yüzde 80’i burayı ziyaret ediyor. Kürtçe bilen tercümanlar oluyor. Biz, dengbeji söyledikten sonra tercümanlar hikayeyi Türkçeye, İngilizceye, Almancaya, Rusçaya çeviriyor” ifadelerine yer verdi.
6 ŞUBAT DEPREMİ DENGBEJ MEHMET TANRIVERDİ’Yİ ARALARINDAN ALDI
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde 15 yıllık arkadaşı dengbej Mehmet Tanrıverdi ve ailesinin hayatını kaybetmesiyle üzüntü duyduklarını aktaran Almas, “6 Şubat depremlerinde maalesef biz de çınarlarımızdan biri olan Mehmet Tanrıverdi ve ailesini toprağa verdik. 6 Şubat depremi üzerine yaptığım beste içerisinde Tanrıverdi ve ailesinin ismini de geçiriyorum. Allah kendilerine rahmet eylesin. Kendisiyle en az 15 yıl beraber burada dengbej söyledik. Onun acısını hiç unutmuyoruz. 3 çocuğu ve eşiyle birlikte maalesef aramızdan ayrıldı” diye konuştu.
Elazığ’dan Diyarbakır’a turistik gezi için gelen Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Ayşe Duman, ilk defa dengbejleri canlı dinlediklerini ve çok beğendiğini ifade etti.
Duman, “Dengbej Evi’ni çok merak ediyorduk. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin faaliyete geçirdiği bu mekanı çok beğendik. Biz de kasım ara tatilini Diyarbakır’a gelerek değerlendirmek istedik. Dengbej Evi’ne iyi denk geldik. İçerisi tıklım tıklımdı. Dengbejleri canlı olarak dinleme fırsatımız oldu. Dengbej söylenirken bir nevi sanki ağıt dinledim. Eskiden olay ve destanları sanki acıklı melodi şeklinde dile getirdiler. Bu da halk kültüründe önemli bir yere sahiptir. Burayı çok sevdik, memnun olduk, fotoğraflar çektik” ifadelerinde bulundu.