Rahmi Turan – Böyle bir yönetimi hak etmiyoruz!
Dünya demokrasi sıralamasında kaçıncıyız?
Söylemeye utanıyorum sevgili okurlar…
İngiltere merkezli araştırma kuruluşu “The Economist Intelligence Unit” (EIU) tarafından hazırlanan “Demokrasi Endeksi” raporuna göre Türkiye, 167 ülke arasında 103’üncü sırada yer alıyor.
Bu, demokraside az gelişmiş ülkelerin yer aldığı “Karma Rejim” kategorisidir. Bunca yıl sonra geldiğimiz nokta bu!
★★★
Rejimler literatürde şöyle sınıflandırılıyor:
1) Tam demokratik ülkeler…
2) Kusurlu demokrasiye sahip ülkeler…
3) Hibrid rejim ülkeleri (Karma-melez rejimler)
4) Otoriter rejimler (Diktatörlük)
Düşünün, biz dünyada, ‘Kusurlu demokrasi’ye sahip ülkeler arasına bile giremiyoruz.
“Hibrid rejim” de denilen “Karma-melez rejimler” kategorisindeyiz maalesef!
★★★
Siyaset biliminde “Karma- melez rejim” şöyle anlatılıyor:
“Düzenli seçim sahteciliği olan ve âdil, özgür bir demokrasiye sahip olmayan ulusların yönetim tarzı ‘Hibrid, yani karma-melez rejim’ sınıfına giriyor.
Bu uluslar, eli-kolu bağlanan muhalefet, bağımsız olmayan yargılar, yaygın yolsuzluk, medyaya uygulanan taciz ve baskı, güçsüzleştirilen hukuk, az gelişmiş siyasi kültür, ‘kusurlu demokrasilere’ göre bile daha belirgin hataların bulunduğu yönetimlere sahip oluyor.”
★★★
“Karma-melez rejimin” anlamı demokraside geri kalmışlıktır!
– İktidarın medyaya yönelik uygulamaları, bağımsız yayın yapan Tele-1, Halk TV, Fox Tv, KRT gibi televizyon kanallarına, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) kararı ile ağır cezalar yağdırması…
– Bazı internet sitelerine erişim engeli getirilmesi…
– Deprem bölgesinden yapılan yayınlarda, depremzedelerin feryatlarının verilmesinden rahatsızlık duyulması…
– Hesap sorma tehditleri ve “Şimdilik not ediyoruz” diye herkese parmak sallamalar…
Bugünkü halimizi gözler önüne seriyor.
İnsanına değer veren iktidarların yapması gereken, baskı, küfür ve hakaret değil, birlik ve beraberliktir.
Tüm güçlükleri, gerçek bir demokraside el ele vererek çözebiliriz.
Biz, Türk ulusu olarak böyle “Hibrid rejimi” hak etmiyoruz.
Neden korkuyorlar?
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu‘nun (RTÜK) kararları “Hal-i pür melalimizi” (acınacak halimizi) gösteren bir ayna gibi…
İktidarı rahatsız eden TV kanallarına verilen ağır para cezaları ve haksız ekran karartmaları, ifade özgürlüğündeki az gelişmişliğimizi gösteriyor.
Deprem bölgesindeki eksiklikleri göstermek, vatandaşın dertlerini yansıtmak, yönetimi eleştirmek, hiçbir yasada suç değildir.
Fakat… RTÜK’ün yasaya filan baktığı yok… Onun yasası Saray‘a hizmet etmek, hoşa gitmeyen yayınları, iktidarın kılıcı gibi kesip biçmek!
Neden korkuyorsunuz habercilikten?
Bırakın acılı insanlarımız dertlerini döksün, TV‘ler de millete duyursun…
Zararı yok, faydası var bunun…
Bu orantısız öfke neden?
Tele-1‘de Prof. Dr. Emre Kongar ile Dr. Merdan Yanardağ‘ın sunduğu “18 Dakika” adlı programı ilgiyle izleyenler arasındayım…
Doğruları söylüyor, yanlışlıkları dile getiriyorlar… RTÜK onlara “Hayır, bu suçtur” diyor ve cezayı bastırıyor.
Hak, hukuk, adalet nerede? Yok!
Dr. Merdan Yanardağ haklı olarak:
“Bu bir suçun değil, sizin demokrasi ayıbınızın tarihe geçecek belgesi olabilir ancak…” diye isyan ediyor.
Emre Kongar hoca da RTÜK‘ün haksızlığına sert tepki gösterip:
“Bence bu ceza kararlarının altına imza atanlara iyi bir tarih, sosyoloji, siyaset bilimi, kent sosyolojisi, şehir planlaması, Cumhuriyet tarihi ve elbette hukuk ve mantık dersleri vermek gerekiyor!” diyor.
Doğru söze ne denir?
GÜNÜN SÖZÜ
Dedikodu, sesli bir testere gibidir, insanları doğrar!