YAZARLAR

Görümcesini unutamadı

Merve Dinçel Kavurat, Çinli rakibi karşısında iki raundu kaybederek tatamiden yenik ayrıldı. Dünya Şampiyonumuz, birkaç ay önce eşi Ferhat Kavurat’ın 16 yaşındaki kızkardeşi Sıla Kavurat’ın trafik kazasında ölümü nedeniyle büyük bir travma yaşadı. Dün görüldü ki, müsabakanın içine giremeyen, hamlelerinde geç kalan Merve, travmayı henüz atlatamamış.
Bu durum, Merve’nin bu olimpiyattaki şansını ve enerjisini bitirdi. Bunu gördük biz…
2023 Dünya Şampiyonu olan Merve Kavurat henüz 24 yaşında… Olimpiyat Şampiyonu idealini, Tekvando Federasyonu Başkanı Prof. Metin Şahin’e göre 4 yıl ertelemiş oldu.
Şahin’e göre, tekvandoda madalya şansımız devam ediyor. Bugün tatamiye çıkacak Hatice Kübra İlgün ile Hakan Reçber’den umudu büyük Tekvando Federasyonu Başkanı’nın… “Tabii ki altın bekliyoruz ama bunun sözünü vermek zor… Buna rağmen sürpriz bir altın çıkabilir” diye konuşuyor Metin Şahin…
Müsabakanın diğer ilginç yanı da, sanatçı Cem Yılmaz’ın oğluyla birlikte tribünde olmasıydı. Yılmaz, yenilgiye rağmen Kavurat’ı alkışladı.

Ferdinand Omanyala

Dünya atletizminde 800, 1500 m., 5000, 10000 m. ve maraton yıldızlarıyla parlayan Kenya, Paris’te hepimizi şaşırtan bir gösteri sundu. Ferdinand Omanyala adlı sprinter sahneye çıktı. Omanyala, 100 metreyi 9,77 saniyede koşarak ses getirdi. Paris’e 9,79’luk derecesi ile kalifiye oldu. Kronometrajı çok şey vaat ediyordu ama Afrika’nın en hızlı adamı, Paris’te 10,18 saniyelik koşusu ile serisinde elendi.
Bu duruma üzüldüm. Çünkü, insanoğluna büyük ilham veren, heyecan yaratan bir yeniliğin habercisiydi. Yaşı genç. Gelecekte mutlaka kendini ezberletecek. Bu işte bir ders de var. Hiçbir ülke, genel geçer ezber anlayışlarla, biz orta mesafeciyiz, sprinter çıkaramayız diye zihinsel ufuklarını kapatmamalı. Her sporun her türlü disiplininde, çalışarak, bilimden ve uzmanlardan yaralanarak başarılı şampiyonlar yetiştirmek mümkün. Bunu unutmayalım.

Şampiyon kızlar

Amerikalı artistik jimnastik şampiyonu Simone Biles başlı başına bir kahramanlık öyküsü. Anne ve babası tarafından esirgeme yurduna terk edilen, 3 yaşında iken kendi anneannesi ve dedesi tarafından evlat edinilen Simone Biles, fırtınalı olaylardan sonra bir ara sporu bırakmayı düşündü. Ancak yakınları ve antrenörleri onu destekleyerek hayata döndürdü. Paris’te, altın madalyayı kazanırken Vera Caslavska ve Nadia Comaneci’den sonraki en büyük jimnastik kahramanı olarak tarihe adını yazdırdı. Herkese bu örnek hikayeyi ayrıntıları ile okumasını öneririm.
Fransa’da yaşayan Cezayir asıllı Kaylia Nemour, sporun ilk yıllarında gençler kategorisinde Fransa adına kupa ve madalyalar kazandı. Ancak daha sonra, atalarının ülkesi Cezayir için yarışma kararı aldı ve Afrikalı ilk jimnastik şampiyonu oldu. Olimpizmin bir güzel tarafı da bu. Ne zaman, hangi ülke adına yarışmak isterseniz, birçok federasyon buna izin veriyor. Futboldaki tutuculuk, olimpik sporlarda yok.

Altınsız mı?

1976 Montreal Olimpiyat Oyunları’nda madalya kazanamadık. Memleket çapında neredeyse matem tutacaktık. Ama bu tür üzüntüleri abartıp, umutsuzluğa kapılmak doğru değil. Paris’te sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. Umduğumuz madalyalar henüz gelmedi. Ancak son aşamada en az üç altın madalya kazanacağımıza inanıyorum. Enseyi karartmayalım. Madalya alamazsak, ders almış oluruz ki bu da, en az kürsü kadar kıymetli bir kazanımdır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu