Gölge etme, başka ihsan istemem!
Kolay değil…
Öyle isimler karşılarına geliyor ki, bunlara “hayır” diyebilmek mümkün olmuyor. En son Burak Yılmaz ile yaşandı. Beşiktaş bile, “ehliyetsiz” şoföre teslim edildi.
Evet kolay değil… Hele adaleti tam olarak sağlayabilmek…
Ne diyor biliyor musunuz, Türkiye Futbol Federasyonu’nun “Antrenörün Statüsü ve Çalışma Esasları” talimatı? Daha doğrusu nasıl tanımlıyor “gölge antrenör” terimini:
“Uygun lisansı olmaksızın ilgili takımın bulunduğu lig için belirlenen zorunlu kadrolardaki antrenörlük görevini fiilen üstlenen kişi…”
Peki var mı bunun bir cezası?
“İlgili takımın bulunduğu ligin zorunlu teknik kadrolarına UYGUN antrenör lisansı olmaksızın ve/veya lisansının çalışma alanları dışında kulüpte görev alan, bir futbol takımını fiilen müsabakaya hazırlayan, müsabaka esnasında yöneten veya yönlendiren gölge antrenörler ile kulübün zorunlu teknik kadrosunun tamamlanmasını temin etmek üzere kulüple sözleşme imzalayarak, sözleşmede belirtilen görevini fiilen yerine getirmeyerek gölge antrenöre çalışma olanağı sağlayan kişilere 1 yıl hak mahrumiyeti ile Süper Lig için 100.000.-TL, 1. Lig için 50.000.-TL, 2. Lig için 25.000.-TL, 3. Lig için 10.000.-TL para cezası verilir.”
“TFF’ye tescil edilmiş antrenör sözleşmesi olmaksızın kulüpte görev alan, bir futbol takımını fiilen müsabakaya hazırlayan, yöneten veya yönlendiren antrenörlere ilk ihlalde ihtar cezası, devam eden ihlallerde en az 3 ay hak mahrumiyeti cezası verilir.”
Dedik ya, görebilmemiz için “gözümüze yumruk atan” gölge antrenörlük olayı, Burak Yılmaz ile bir kez daha karşımıza çıktı işte… Nuri Şahin, Volkan Demirel, Arda Turan, Tuncay Şanlı, Alparslan Erdem ve niceleri; hiç görünmez, görünmemeli! Yıllardır, kulüplere, “Talimatları uygulayın” diyenler, nedense bunları görmemek için kör, duymamak için sağır…
Bunlar “çok” milli oldukları için iltimas sahibi… Ya “hiç” milli olmayanlar… 20 senedir aktif antrenörlük yapıp, “prolisans” şansını yakalayamayanlar… Kontenjanlarını bu teknik direktör adaylarına kaptıranların hakkı yemiyor mu?
“Sus, sus” diyorsunuz, biliyorum. “Gölge etme, başka ihsan istemem” diyorsunuz, anlıyorum. Ama kuralsızlık, tutarsızlık karşısında, “dilsiz şeytan” olamam ki…
İyi günde, kötü günde!
Okan Buruk ve İsmail Kartal… Ne kadar çabuk, “yetersiz” kaldı değil mi? Daha üç gün önce methiye düzenler, bugün, kurdukları takımları, yaptıkları değişiklikleri en acımasızından eleştirmiyor mu?
Daha durun, teknik adamlık böyledir işte… Başarıyı, “transfer mahareti” diyerek paylaşanlar, başarısızlıkta onları ilk satacak olanlar değil mi?
Sakın aldanma Abdullah Avcı Hocam… İyi günde, kötü günde lafının iyi günü herkese, kötüsü sana yazar. Daha önce yazdı da, değil mi?
Kayserispor’u bırakıp gelen, Başakşehir’e ümit veren Çağdaş Atan Hocam… Daha eski kulübünle olan davan bitmeden gönderilirsen şaşırma… 9 maçta 2 galibiyet kurtarmaz çünkü… Sıfır puandan 9’a gelmek maharet değil çünkü…
Emre Belözoğlu’nu hiç konuşmayacağım. Dün Başakşehir, bugün Ankaragücü… Kısa sürede krediyi tüketti.
Ay-yıldız, Sumudica’ya bırakılır mı?
Bu kadar teknik direktörden bahsettikten sonra, Marius Sumudica’dan söz etmemek olur mu?
Onu, en iyi, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi tanır! Gaziantep Başkanlığı döneminde, az başını ağrıtmamıştı. Ancak “deli-dolu” halinin yanında, lige getirdiği renk, takımdaki ahenk bir başka… Sıfır puanla aldığı Gaziantep’i, şu anda 15 puanla orta sıralara getirmesi küçümsenebilir mi?
Böylesine futbol bilgisinin yanında, bir de ağırbaşlı, tutarlı olabilse, bugün A Milli Takımı’nın Teknik Direktörü Montella’nın yerine, o olabilirdi belki de…
Allah gönlüne göre versin
Finali, Türkiye teknik adamlarının en renklisi, en hareketlisi, en okumuşu ile yapalım.
Evet, tahmin ettiniz gibi; Yılmaz Vural… Bugün, 2. Lig’de Menemenspor’un başında… “Gölge antrenör”ün bu kadar fazla olduğu bir atmosferde, ne yapacaktı yani Yılmaz Vural? İş seçme şansı mı var ki… Konuşsa, “konuştu” oluyor, sussa tepesine biniyorlar.
Ancak Menemenspor ile ilginç bir sözleşme yaptı Yılmaz Hoca… Yine bir şartlı mukaveleyle, yeni kulübünün karşısına çıktı: “Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray ile A Milli Takımı’ndan bir teklif gelmesi durumunda sözleşmesini tazminatsız olarak feshedebilir” maddesini koydurarak, 2. Lig’e gitse bile, kesintisiz devam eden o “kutsal” inancını ortaya koydu.
Ne diyelim Yılmaz Hocam, Allah gönlüne göre verir inşallah…