Eleştiri operaya değil milleti ayrıştıran dile
Soprano Pervin Chakar’ın Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası’ndaki dinletisini dinleyenler arasında CHP Genel Başkanı Özgür Özel de vardı ve konser sonunda sanatçının elini öptü.
Parti lideri de olsa bir erkeğin bir kadın sanatçının elini öpmesi doğal. Ancak Özel’in elini öptüğü Chakar, Kürtler için “Biz”, Türkler için “Onlar” diyen, bölücü dil kullanan biri…
Chakar’ın bu yanını, Kürt devleti isteyen, Türkiye’yi Kürtlerin topraklarının işgalcisi olarak gören açıklamalarını hatırlatanlar bu yüzden Özel’i eleştirince, bu kez algı operasyonu başladı:
“Muhalefet partisi genel başkanının, konserine gittiği bir kadın sanatçının elini öpmesini bile çekemiyorlar. Sanatın ve sanatçının düşmanı bunlar. Bu gidişle operayı da yasaklatır bunlar.”
Yapılan eleştirinin opera karşıtlığıyla uzak ya da yakın alakası yok, ama belli ki birileri, Chakar’ın sorunlu söylemlerini ‘opera’yla perdelemenin peşinde…
Sorun söylemleri
Merak edenler arama motorlarında sorgulayabilir müzisyenin siyasi söylemlerinin neler olduğunu… Chakar’ın 2021’deki bir söyleşisinin özeti şu:
“Mecburi bir sürecin sonunda Türklerle aynı toprakları paylaşıyoruz. Onların dilini öğreniyor ve konuşuyoruz. Kültür ve geleneklerini biliyoruz, ama onlar bizimkini bilmeyi bir tarafa bırak, onu yok etmek için seferber olmuş durumdalar. Bundan bir medeniyet üretilemeyeceği gibi bu güzelliklerin yok edilmesi sürecinin ta kendisi… Tekrar etmekte fayda var mesele statü meselesi, Kürtlerin devleti yoksa Kürt soprano da olamaz Kürt besteci de olamaz.”
Kürtçe şarkı yasağı kalkalı 32 yıl oldu, kamu yayıncısı TRT’nin Kürtçe yayın yapan televizyon kanalı var, ama Pervin Chakar, hâlâ “Kürtlerin devleti yoksa Kürt soprano da olamaz” diyebiliyor.
Demek ki oluyormuş!
Pervin Chakar’ın Kadıköy’deki konserinin ardından çıkan haberlere bakın, “Kürt soprano”, “Kürt operacı” veya “Kürt sanatçı” vurguları var hepsinde…
Demek ki Kürt devleti kurulmadan da “Kürt soprano” olunabiliyor Türkiye’de…
Yaratmak istedikleri algı uğruna gerçekleri yok saymaktır bu…
Şarkıcının son eleştiriler karşısında yaptığı açıklama da aynı.
“Ana dilimde şarkı söylemek en büyük hakkım. Bunun için kimseden izin almam.”
Pardon da, “Kürtçe şarkı söylemek için bizden izin alacaksın” diyen mi var?
Yok…
O zaman bu açıklama niye?
‘Kırmızı çizgi’ meselesi
Eleştirilere sosyal medyasından yanıt veren Chakar, “Sanatçılar aynı zamanda hem barış elçisi, hem iyiliğin, hem kültürün en büyük taşıyıcılarıdır. Yaptığım sanat siyaset üstüdür. Değerlerimiz, kültürümüz, dilimiz, sanatımız biz Kürtlerin ve benim kırmızı çizgimizdir” diye yazdı.
Siz, ‘Barış elçisi sanatçı’ olarak ayrıştırıcı bir dil kullanırsanız, Türklerin de, “Bizim çizgimiz de vatanın bölünmez bütünlüğüdür” deme hakkı doğar. “Onlar” diyerek ötekileştirdikleriniz, o saatten sonra sizin ne iş yaptığınıza değil, söylediklerine bakarak karşılık verir.
Etnik kimliği ve mesleği yüzünden Chakar’ı eleştiren bir kişi yok, tepkilerin tümü kullandığı bölücü dile…
Dilan Polat’a kitap ödevi!
Avukatı Hüseyin Kaya, Nevşin Mengü’nün YouTube’daki ‘Bugün Ne Oldu?’ yayınında Dilan Polat’la ilgili ilginç bir açıklama yaptı. Cezaevinde çok ağladığı için Dilan Polat’a çok kızdığını anlatan Kaya, şunları söyledi:
“Oğuz Atay’ın ‘Tutunamayanlar’ı, Viktor E. Frankl’dan ‘İnsanın Anlam Arayışı’ gibi kitaplar götürdüm ona… ‘Tekrar dışarı çıktığınızda böyle yaşamak yok’ dedim. Ticarete ve hayata ilişkin madem aktörler, çıktıklarında toplumu, sosyoloji bilmeleri lazım. Kitapları bitirmezse, ziyaretlerine gitmeyeceğim.”
GÜNÜN SÖZÜ
“Bir kişiye gerektiğinden fazla değer verirsen ya onu kaybedersin ya da kendini mahvedersin.” (Samuel Beckett)