YAZARLAR

Çölün binlerce yıllık efsane şehri: Palmira

Suriye çölünün merkezinde, gücünü yalnızlığından alan 2.000 yıllık Palmira antik şehri Osmanlı zamanında turizm kentiydi. Ama İşid’in eline geçince her yeri bombalanan ve dozerlerle yıkılan Unesco’nun İnsanlık Mirası ilan ettiği şehir ayakta kalan kısımlarıyla yaşamaya devam edecek.


Suriye’de, çölün tam ortasındaki bir vahanın yanında kurulan antik çağların binlerce yıllık muhteşem şehri Palmira bu çölün asil kraliçesi Zenobia’nın yurduydu. Antik çağın baş döndürücü güzellikteki şehrini 2010 yılında, iç savaştan hemen önce ziyaret etmiştim.

Palmira gerçekten de zorlu iklim şartlarına sahip Suriye çölünün merkezinde, ıssızlığın ortasında, gücünü yalnızlığından alan muhteşem bir antik şehir. Romalıların gelmesinden 2.000 yıl önce kurulan şehirde inşa edilmiş olan Baal Tapınağı’nın işçiliği ve mimarisi oldukça şaşırtıcı. Palmira, Arapça adıyla Tedmur, Suriye’nin en önemli tarihi ören yeri ve dünyada da en tanınmış kültürel miraslardan biri. Asurlular ve Perslerden itibaren Tedmur, Mezopotamya ile Akdeniz arasında kervanların vazgeçilmez uğrak yeri olagelmiş. Kervanlardan alınan yüksek geçiş ücretleri ile kalkınan Palmira, Romalıların 1. Yüzyıl sonlarından itibaren sınırlarını doğu Akdeniz’de genişletmeye başlamaları ve şehir üzerinde kontrolü ellerine geçirmeleri sonrasında bile sahip olduğu ayrıcalık ve avantajlardan yoksun kalmamış.

Romanın özerk şehri

Roma vatandaşı olmamalarına rağmen, Arap, Süryani, Arami kökenli Palmira halkı Roma’nın tanıdığı özerklik ve özel izinle rahat rahat Akdeniz’de deniz ticareti yapmışlar. Hindistan’dan gelen baharat ve ipeği İtalya’ya götürüp satmışlar ve zamanla şehir bir cazibe merkezi olmuş. Palmira Roma egemenliğine imparator Caracalla döneminde girmiş. Şehrin kendisine tanınan ticari ayrıcalığı elde etmesinde imparator Caracalla’nın Suriye Hama’lı bir Arap annesi Julia Domna’nın etkisi büyük olmuş. Roma İmparatorluğu kolonisine katılan Palmira, Roma halkı ile aynı haklara sahip olmakla birlikte, imparatorluk vergilerini ödemekten bu ayrıcalık sayesinde muaf tutulmuş. Vergi muafiyeti de doğal olarak çölün ortasındaki bu şehri hızla büyük bir cazibe merkezi kılmış.

Zenobia başkaldırıyor

Merkezi Roma yönetiminin tanıdığı ayrıcalıklar ve vergi muafiyetlerine rağmen Palmira halkı bu yabancıları başlarında görmek istemiyordu. İçten içe artan tepkilerin sonunda M.S 267’de bir suikaste kurban giden Palmiralı yerel yönetici Odainat’ın ikinci karısı Zenobia şehirde yönetime el koydu. Hızla bağımsızlığını ilan ettirip bu durumu tescil etme adına da kendi adına para bastıran Zenobia’nın isyanına karşı Roma duruma müdahale için bir ordu göndermiş. Zenobia, gelen Roma ordusunu bozguna uğratmış. Daha sonra ordularının başında önce Suriye’nin güneyindeki Busra Garnizonu’na saldırmış, daha sonra Arabistan ve Mısır’ın bir kısmını istila etmiş. Kendi adına para bastırıp, Roma İmparatorluğu’ndan da bağımsızlık isteyince, bardağı iyice taşırmış. Roma duruma müdahale edip Zenobia’nın ordularını önce Antakya ve Humus’ta bozguna uğratmışlar, arkasından da Palmira’yı kuşatmışlar. İnatçı Zenobia, teslim olmak yerine Pers İmparatorluğu’ndan askeri yardım alabilmek için tek başına bir deveye atlayıp kuşatmayı yarmış. Fakat sonunda Romalı askerlerce yakalanıp tutsak alınmış. Bugün isim olarak kullandığımız Zeyneb / Zennube işte bu Suriyeli savaşçı kraliçe Zenobia’dan geliyor. Anlamı ise Zeyn – Eb, yani ‘’babasının süsü’’.

Zenobia Roma’da

Zenobia tutsak olarak götürüldüğü Roma’da altın zincire vurulup sokaklarda dolaştırılıp teşhir edilmiş. Sonra da ömür boyu hapis kalmak üzere lüks bir villaya yerleştirilmiş. Son derece dik başlı ve inatçı bir yapıya sahip olan Zenobia tutsaklığı gururuna yediremeyip sonunda intihar etmiş. Palmira ise Roma askerlerince yağmalanmış ve ateşe verilip, halkı kılıçtan geçirilmiş. Ardından şehrin eski canlılığı kalmamış. Müslüman Araplar Halid bin Velid zamanında şehrin olduğu bölgeyi ele geçirmişler ama onlar geldiklerinde Palmira çoktan harebe olmuş durumdaydı. Palmira Osmanlının son döneminde Avrupalılar tarafından çok tanınmıştı ve bölgeye turistik turlar düzenliyorlardı. Fransızlar büyük arkeolojik kazılar yaptılar ve büyük miktarda eser çıkarıp götürdüler.

Arkeolog Halid Esad

Gelelim Palmira’nın yakın zaman önce yaşadığı en acı olaya; Halid Esad’a… Halid Esad 1934 Palmira doğumlu bir arkeolog. Doğduğu şehir Palmira başta olmak üzere Suriye arkeolojisine gönül vermiş bir isim. Palmira ve Aramice üzerine değerli yayınlar yapmış, kitaplar yazmış. Suriye iç savaşında şiddet iyice artıp, Palmira kapılarına yaklaştığında, şehir İşid’in eline düşmeden önce Palmira Müzesi’nde bulunan tüm eserleri oğlu Velid ile gizli bir yere götürüp gömüp, saklamış. Ancak Palmira beklenenden daha çabuk düşünce Halid Esad İşid’in eline geçmiş ve kaçırılmış.

Palmira’da idam edildi

Tüm baskı ve zorlamalara rağmen Palmira eserlerini gizlediği yeri söylememiş. Bunun üzerine çok sevdiği Palmira antik şehrine getirilip başı kılıçla kesilerek idam edildi. Ardından Palmira Antik şehrinin her yeri bombalanarak, dozerlerle üzerinden geçilerek yıkılıp, tahrip edildi. Unesco’nun İnsanlık Mirası ilan ettiği şehirdi burası. Palmira Antik şehri çok büyük zarar gördü ama ayakta kalan kısımlarıyla bir şekilde yaşamaya devam edecek.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu