YAZARLAR

CHP’de var mısın yok musun oyunu

CHP’de görüntüde herkesin yeri konumu belli, birlik, beraberlik havası var ama dört bir yandan da güce odaklı farklı çekim gerçekliği de ortada. Mansur Yavaş cephesi ayrı, Ekrem İmamoğlu cephesi ayrı, Özgür Özel cephesi ayrı Kemal Kılıçdaroğlu cephesi ayrı olarak. Geçmişte hepsi, bir aradaydı, aynı yöndeydi. Şimdi parçalı, ortak değerler yıkıldı, incinmişlikler, ötekileştirmeler itilme, istenmeme olayları, hatta CHP’lilik tartışmaları arttı. Her ne kadar öyle değil diye arada bir birlik mesajları, görüntüleri verilse de. Mesela Özel, İmamoğlu, Yavaş’ın Paris’teki son üçlü fotoğraf karesi gibi.

CHP’liler bu gel-git’lere çok seslilik, normal diyorlar ama bazı sıra dışılıklar olduğu da açık. Özellikle de kurultayda kaybedip koltuğu bıraktıktan sonra diğer eski, önceki Genel Başkanlar gibi kenara, köşeye çekilip, CHP’nin mevcut yönetiminin tam arkasındayım demeyen ve o son fotoğraf karesinde yer almayan Kılıçdaroğlu açısından… O, değil destek aksine bir de sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlar ya da medyaya verdiği röportajlarla ne kadar kırgın ve üzgün olduğunu hissettiriyor sürekli. Hatta sırtımdan, hançerlendim, yalnız bırakıldım çıkışlarıyla hafiften hesaplaşma mesajı da veriyor bir yandan da…

Bu çok parçalı görüntü nedeniyle de eylül ayındaki tüzük kurultayı CHP açısından tam bir turnusol testi aslında… Kim kimle olacak, saflar nasıl şekillenecek, özellikle de bunu, seçimli kurultaya çevirme hazırlığında olduğu söylenen Kılıçdaroğlu cephesinin gücü ve etkisinin sınanması anlamında…

★ ★ ★

Malum Genel Başkanlığı kaybeden Kılıçdaroğlu cephesinde 31 Mart yerel seçimleri öncesinde beklenti neydi? Başarısız bir sonuç alınması durumunda olağanüstü kurultay hamlesiyle Kılıçdaroğlu ve ekibi yeniden CHP Genel Başkanlığı’na oynayacak. O tutmadı tam tersi gerçekleşti, yıllardır ilk kez CHP birinci parti oldu hatta. Kılıçdaroğlu’ndan koltuğu devralan Özel’de sözleri ve hamleleriyle genel başkanlıktan liderliğe yürüyor, partisine de hâkim durumda… 31 Mart’tan bir gün öncesindeki Özel ile 1 Nisan, hele de şimdiki arasında çok büyük fark var. Kendine güveni gelmiş, kararlı adımlar atan güçlenen bir Özel söz konusu…

★ ★ ★

Buna rağmen açtığı ofisiyle alternatif bir genel merkez havasındaki Kılıçdaroğlu’nun, “koltuk hırsı devam ediyor hatta daha da katlanmış” gibisinden yorumlara ve “Yeniden genel başkanlığa aday olacak mısınız?” sorusuna delegeyi işaret ederek verdiği şu yanıt var bir de:

“Eğer yeniden genel başkan adayı gösterirlerse o zaman en cesurlar bir adım öne çıksın diyeceğiz.”

Yani her zamanki aday değilim ama beni zorladılar numarasıyla adaylık ve koltuğu yeniden ele geçirme hesabı… Ki bu bağlamda Kılıçdaroğlu’nun yurt gezileri, delege nabzı yoklama, ikna temasları da ortada. Kılıçdaroğlu’nun çevresinde siyaset yapan isimlerinde yönetimi tekrar ele geçirmek sevdası, delegeleri ikna etmek için birebir yakın markaj faaliyetleri de aleni zaten. Onların kullandıkları argümanda CHP’nin son seçimlerdeki başarısından hareketle şu:

“Yerel seçim stratejisinde Kılıçdaroğlu’nun daha önce izlediği stratejiler, helalleşme politikası etkili oldu. Onun koyduğu tuğlalar üzerine yenileri eklendi. Başarıda en büyük pay onun…”

Yani Kılıçdaroğlu, koltuğa talip olursa haklı…

★ ★ ★

Sık sık ivmelenen bu gelişmelerle eylül ayındaki tüzük kurultayı CHP için kritik viraj, genel başkan seçimli kurultaya dönüşebilir ya da dönüşebilir mi tartışmaları sürerken de Özel’den gelen Genel Başkan kararıyla olağanüstü kurultay hamlesi tam bir hodri meydan niteliğinde. Ne dedi Özel:

“Kurultayı PM çağırırsa seçimli kurultay olmayabilir. Ama ben çağırırsam seçimli kurultay olabilir. ‘Korkuyor, kaçıyor’ demesinler.”

Eğer yönetimden memnun olmayan varsa karşıma çıkabilirler yani… Dolayısıyla top artık Kılıçdaroğlu’nda… Partideki gücünün, taraftarlarının desteğinin sınanması anlamında yekten varım diyecek mi, diyebilecek mi? Henüz bir ses yok yakın çevresinden gelen mesajlar da ağırlıkla “hemen pozisyon almaz belli şartlar yerine gelmeden böyle bir maceraya girmez” şeklinde… Varım dese başka, yokum dese çok daha başka sıkıntı. Yokum dese bir daha mevcut delege yapısından kaynaklı umudu hepten biter. Kılıçdaroğlu’nun kadrosu tasfiye olur. Belediye başkanlarının, meclislerin değişmesiyle bu durum farklılaştı zaten. Varım dese genel başkanken bile “yeniden aday olun” diye destek çıkanların, sandıkta oy vermeyip, nasıl tornistan yaptıkları gerçeği ortada. Şimdi ne değişti de terse dönecek… Yani Kılıçdaroğlu açısından “olmak ya olmamak” gibi karmaşık bir durum söz konusu…

★ ★ ★

Hal böyle olunca da eylül ayındaki kurultayın sadece tüzük değişimi değil, CHP’deki görüntünün hepten yenilenme, flulukların netleşmesi anlamına geldiği, geleceği de açık. Seçimli ya da seçimsiz…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu