YAZARLAR

22 Ekim tarihe geçti bile…

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim tarihli konuşması Türk siyasetinde bir dönüm noktası oldu.

Bu konuşma sadece bugünü değil gelecek on yılları da etkileyecek.

Başta ABD olmak üzere birçok ülke planlarını gözden geçirmek durumunda kalacak.

Önce bu gerçeği kabul edip sonra konuşmada verilen mesajlara bakmak lazım.

Çoğu kişi Öcalan’ın onca terör eyleminden sonra, TBMM çatısı altında konuşturulması fikrini tartışıyor ama konuşmanın satır aralarına bakmadan hüküm vermek doğru olmaz.

*MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim konuşması terör örgütünün taleplerini müzakere etme konuşması değil. “Tek başına silahlı mücadele hemen hiçbir zaman terörü sona erdiremeyeceği gibi, terörün silahsız çözümü de asla yoktur” cümlesi üzerinde durup düşünmemiz lazım. Bahçeli bir müzakere ve o müzakere sürecinde terörle mücadelenin durmasından söz etmiyor. Aksine terörle mücadele sürerken, terörün sosyolojik kaynaklarını ortadan kaldırmak ve yeni bir aidiyet bağı kurmaktan bahsediyor. Kürt siyasetinin önemli isimlerinden birisi olan Şerafettin Elçi, geçmişte “Biz el sıkışabileceğiniz son kuşağız” demişti. MHP Genel Başkanı, 40 yıldır aidiyete verilen zararı ortadan kaldırmayı amaçlıyor diyebiliriz bu çıkışa.

* Bahçeli yeni Anayasa tartışmaları sırasında başta Türk milleti olmak üzere ilk 3 maddeyle ilgili hassasiyetin çok yüksek olduğu bir dönemde başka bir cümle daha kurdu ve dedi ki; “Kolektif kimlik ve etnik temelde bir çözüme atıf yapmak vahim bir tehlikedir.” Bu cümle Anayasa’dan başlayarak kimlik tanımlama ya da federatif yapıya yönelik çağrılarla ilgili bir sınır hattı olarak kabul edilebilir.

*Konuşmada üzerinde durulması gereken bir diğer nokta Kandil ve Demirtaş’ın yattığı cezaevinin yeri olan Edirne’yi muhataplıktan çıkaran cümle. Geçmiş dönemde yaşadığımız pratik, Kandil’in DEM’in bağımsız siyaset üretmesine izin vermediğini hepimize gösterdi. Özellikle HDP ve DEM’in aday belirleme süreçlerinde Kandil etkisine tepki gösterenlerden biri de Öcalan olmuştu. Çokca ABD biraz da İran etkisinde olan Kandil’in devreden çıkartılması açısından vurgu önemli. Konuşmadan anladığımız kadarıyla MHP Genel Başkanı için Selahattin Demirtaş adı da kontrol edilenler listesinde yer alıyor.

*Sonuç olarak Bahçeli, Öcalan’dan terör örgütünü sonlandırdığını açıklamasını istedi. Tartışma yaratan bu açıklamanın TBMM çatısı altında yapılması önerisi sanıldığı gibi Kandil ve diğer terör unsurları açısından kutlanacak bir durum değil. Aksine, Kandil ve diğer kontrol altındaki yapılanmaların Öcalan’ın açıklamasını duymazdan gelme, çağrıya uymama seçeneğini ortadan kaldıracaktır. Geçmişte, Kandil’in İmralı’yı dinlemediği dönemler yaşanmış, Kandil’dekiler “İmralı’da Öcalan tutsak” diyerek boyun eğmez tavırlarına açıklama getirmişlerdi. MHP Genel Başkanı’nın ortaya koyduğu irade, terörün kontrol altındaki kısımlarına kaçacak yer bırakmama çabası olarak da değerlendirilebilir.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim konuşmasını oy hesaplarına bağlamak doğru olmaz.

Bu konuşmayla bir sonraki seçimlerde oyları nasıl etkiler diye bir hesap yapıldığını ya da CHP-DEM ittifakını bozmak adına böyle bir çıkış yapıldığını düşünmek, konuşmanın Türk siyaseti açısından önemini ıskalamak olur.

Burada elini taşın altına koyan, PKK’nın terörü sonlandırması ve dağ kadrosunun teslim olması şartını getiren, silahların gölgesinde olmayan bir siyaset yolunun açılması çağrısı var.

Bu konuşma, iç siyaset açısından değil bölgemizdeki gelişmelerden kaynağını bulan, iç cepheyi kuvvetlendirme ve fay hatlarını ortadan kaldırma amacıyla yapılmış konuşma olarak tarihe geçecek.

Konuşma amacına ulaşır ya da ulaşmaz, bugünden onu kestirmek zor ama Türkiye’de siyaseti ciddi anlamda değiştireceği çok açık…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu