YAZARLAR

YAZ’IN SON DEMLERİNDE EKO-POLİTİK GÜNDEM..

Uzunca bir süredir gündemde tutulan tüm baskı ile yönlendirmeler ve yaratılmaya çalışılan genel havaya karşın, tempolu ve önemli oranda artışlara işaret eden faiz artırımları” nın, “çantada keklik olmadığını” ifade etmeliyiz. Üstelik, sadece bir veya birkaç kez olmak üzere, yapılacak 25 bipslik minimal artış hamleleri ile FED’in bu baskıları, seçime kadar savuşturma taktik opsiyonuna dikkat çekmeliyiz. Ancak, Japon Merkez Bankası hariç tutulmak üzere, parasal politikalarda hakim duruma geçen ortak havanın; “faizde indirim” yönlü olarak değiştiğini de not almalıyız. Şimdi dikkatlerin, haftanın son işgünü gelecek ABD çekirdek enflasyon manşeti üzerinde yoğunlaştığını belirtmeliyiz.
Türkiye özelinde, enflasyonla mücadele bakımından en kritik döneme gelindiği gözlenmektedir. İSO (İstanbul Sanayi Odası) Başkanı tarafından da ifade edildiği üzere; “ çünkü artık enflasyonun kontrol edilmesi en zor olan kısmına; beklentilerin ve fiyatlama davranışlarının normalleşmesine odaklanma” aşamasına geçilmektedir. Katılık ve yapışkanlığı kırılamadığı gibi, daha inatçı ve menhus/kötücül hale gelen; topluma kalıcı hasar bırakma riski derinleşen bir melanetle karşı karşıya kalınmaktadır.
Yerleşik ve yüksek enflasyonunun toplumsal tahribat etkisine dair bir güncel araştırmaya işaret etmek, belki de ufuk açıcı olacak; meselenin derinlik ile vahametini anlama bakımından somut delil sayılabilecektir: Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğretim üyesi genç bir meslektaşımızın; ilde görevli öğretmenler ile gerçekleştirdiği bilimsel araştırma ile, “her iki öğretmenden birisinin, verdiği öğrenci notlarını şişirdiği (enflate ettiği!) sonucuna ulaştığı görülüyor. Makalenin başlığı, konuyu belki de en veciz şekilde ortaya koyuyor; “Okullarda Yüzleşmemiz Gereken Önemli Bir Sorun: Şişirilmiş Notlar ve Not Enflasyonu”. (*) Bu tabloda, değerli eğitimcilerimizin de seçkin üyesi oldukları ve yerleşik yüksek enflasyon pençesi altında yaşayan toplumun her kesiminin ve tamamının dahli, katkısı ve eseri olduğu, herhalde açıktır. Büyük iktisat tarihçisi Werner Sombart ’ın, enflasyonist tahribat konusunda seneler önce dikkat çektiği bozulmaları; bizler de, toplum olarak, bugünlerde yaşayarak tecrübe ve imtihan ediliyoruz!.
TCMB tarafından açıklanan Ağustos ayı beklenti anketinde, toplumu oluşturan “piyasa katılımcıları”; “ekonomik aktörler/arz tarafı” ve “hanehalkı/talep tarafı” yılsonu enflasyon beklentileri arasında giderek derinleşen uçurum , varlığını bir kez daha ve kuvvetle ortaya koymaktadır. Sadece ve öncelikle parasal politikalar kulvarı üzerinden yapılabilecekler, artık, “tek başına aşamayacağı” yüksek bir beklenti duvarı ile karşı karşıya kalmaktadır. Mali politikalar ve yapısal reformlar bacaklarının aktif hale getirilmesi gerekmektedir. OVP (Orta Vadeli Program) kapsamında yürütülen gözden geçirme çalışmalarında dikkate alınması gereken hususlar ve devreye alınacak yeni araçların doğru; gerçekçi ve zamanında seçimi ile uygulamaya alınması kritik önem kazanmaktadır. İlaveten, hızla değişen demografik yapı; gene hızla çarpıklaşan gelir dağılımı başta olmak üzere, dışsal/çerçeve faktörlerde güncelleme yapmaya ihtiyaç bulunmaktadır.
1990’lardan bu yana “orta gelir tuzağı” sendromunu aşamayan ülke ekonomisinin karşısında, şimdi, yürütülen enflasyon karşıtı politikalar ile ekonomik büyüme dinamiklerini hemhal etme problemi durmaktadır. BETAM(Bahçeşehir Üniversitesi) güncel raporunda ortaya konulan ikinci çeyrek büyüme tahmini ise, dönemsel bazda %0,6 oranında bir muhtemel küçülmeye işaret etmektedir. IMF (Uluslararası Para Fonu) gözden geçirme raporunda ise, 2024 yılı için öngörülen manşet; %3,4 seviyesinde kalmaktadır. Takip eden dönem için ortaya konulan tahmin; %2,7 düzeyine çekilmektedir. Keza, henüz paylaşılan bir takım veri- kapasite kullanım oranları; güven endeksi; satınalma yöneticileri endeksi başta olmak üzere- büyüme ibresini aşağı yönlü olarak işaret etmektedir. Enflasyon tablosunun daha ileri ve kronik bir aşaması olarak Stagflasyon (enflasyon + sıfır veya sıfıra yakın büyüme) komplikasyon ve konjonktürel tehditi de artık hesaplara dahil edilmelidir.
30 Ağustos Zafer Bayramı’mızın 102. Yıldönümünü coşkuyla kutlarken, Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşlarının aziz ve temiz hatıraları önünde, minnet ve hürmetle eğiliyoruz.

(*) “İki Öğretmenden 1’i Notu Şişiriyor”, Milliyet Gazetesi, Ozan Ömer Kadüker, 29 Ağustos 2024 , Gündem, Sayfa 7.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu