YAZARLAR

Eko-Politik akışın ön planı..

Etki sahası ve belirleyici gücü bakımından ön plana çıkan ABD başkanlık seçimlerinde, mevcut başkan yardımcısı Harris’in, Demokrat Parti adaylığı yolunda önemli mesafe kaydettiği izleniyor. Seçim kampanya finansmanı ve kamuoyunda bilinirlik kriterleri bakımından en avantajlı duruma sahip olan “sürpriz aday” ın, bir anda tüm seçim ana kabul ve dinamiklerini değiştirdiği izleniyor. Artık, ikisi de yaşını-başını almış ve egemen WASP Male (Beyaz/Anglo-Sakson Kökenli/Protestan Erkek) aday yarışı, yerini; bu profile karşı konumlanan Asya-Afrika Kökenli/Baptist Kadın alternatifine bırakıyor, adeta başkanlık seçiminde yeni bir makas değişimi yaşanıyor.

Bu yeni paradigma değişikliğinden Trump ve partisinin otomatik kazanç sağladığını düşünmek doğru olmayacaktır. Demokrat Parti bakımından; safların sıklaşması ve Biden karşıtlarının yeniden dönüşü, ilk ağızda belirtilebilecek olumlu gelişmelerdir. Güncel bir araştırma; Harris’in, Trump ile oy farkını büyük oranda kapattığına ve aradaki farkın %1’e kadar düştüğüne işaret etmektedir. Trump’ın, taşralı ve çalışan sınıf seçmenleri nezdinde tabanını kuvvetlendirmek üzere başkan yardımcısı adayı olarak ilan ettiği J.D.Vance karşısına çıkarılacak alternatif isim beklentisi de, işte bu noktada, ilgi odağı haline gelmektedir. Kamala Harris’in, ortaklaşa yarışacakları adayı ilan etmesi için zaman azalmaktadır ve olası adaylar üzerinde ayrıntılı araştırma ve soruşturmaların son sürat ilerlediği izlenmektedir. An itibarıyla, “iki kadın siyasetçinin başkan ve başkan yardımcısı olarak birlikte göreve talip olmaları” risk oranı yüksek bir karar şeklinde değerlendirildiği için, Michigan Valisi Gretchen Whitmer ismi geri planda kalmakta, Pensilvanya Valisi Josh Shapiro ve Arizona Senatörü Mark Kelly, ağırlıkla ön plana çıkmaktadır.

Eko-politik kulvarda Biden duruş ile politikalarını devam ettireceği kurgulanan Kamala Harris’e kıyasla, Trump’ın da bilinen MAGA ve America 2025 hedefleri dahilinde ve fakat, daha zecri bir duruşla yeniden yola devam niyetinde olduğu değerlendirilmektedir. Saatler önce verdiği bir röportajında; “ABD’yi, dünyanın kripto varlık merkezi yapma” vaadi, dikkatle not edilecek bir diğer açılım olarak kayıtlara geçmektedir. Tıpkı, değerli dostumuz Nouriel Roubini’nin Hazine’ye yönelttiği ve bizzat Yellen tarafından yalanlanan; “tahvil politikalarını Demokrat iktidarın lehine oluşturma” benzeri itham ve tartışmaların, seçim sürecinde artan bir tempo ile kapsamda devreye girmesi beklenmektedir.

Bankalararası Kart Merkezi (BKM) güncel verilerine göre, yüksek enflasyon ortamında geçinmeye çalışan vatandaşın kart işlem adedini azalttığı, ancak, enflasyon kaynaklı olarak harcama miktarının arttığı(şiştiği) bir kere daha teyit edildi. Kredi kartı bacağında izlenmeye başlanan reel sıkılaşmanın; TCMB emisyon-para basma politikaları platformunda da desteklenmesi kadar; piyasa işleyişimizde “alışıldık bir garabet” olan vadeli! çek enstrümanının denetim altına alınması meselesinin aciliyeti de ortadadır. “Vadeli çek”; vatandaşın, Merkez Bankası kontrolü dışında kendi “bastığı/piyasaya sürdüğü para” hükmünde olup, sıkılaştırıcı politikaların tamamen ters yönünde çalışmaktadır.

Haftalardır üzerinde konuşulan vergi ile ilgili düzenlemeler, yasama organında onaylanarak kanun hükmü kazandı. Genel görüş ve hakim tespit; bütünleşik ekonomik politikaların önemli bileşenlerini temsil eden mali ve yapısal reform bacakları başta ilişkili olmak üzere, beklenen kapsamlı “vergi reformu”nun; bu gibi vergi düzenlemeleri tarafından perdelenmemesi ve geri plan atılmaması yönündedir.

Temmuz enflasyonu açıklamasının yaklaştığı bir takvimde, Merkez bankası Başkan Yardımcısı kimliği ile meslektaşımız Cevdet Akçay’ın verdiği beyanat, zamanlama ve içerik bakımından önemli bulunmalı ve bu suretle değerlendirilmelidir. Parasal politikaların temel aracının politika faizi; tamamlayıcı unsurun ise makroihtiyati tedbirler olduğuna ve bunların esas olarak, “anlık etki” bakımından kullanıldığına yapılan vurgu önemlidir. Önceki idare döneminde “para politikasının yerini almış bankacılık sistemi regülasyonlarının azaltılıp, sadeleştirilmesi” hususuna özellikle işaret edilmektedir.

“Sıkı duruşta kuşkuya yer bırakmama” kaygu ve aksi görüş ile telkinlerin önünü kesme arzusunun ön plana çıktığı ortadadır. Temmuz enflasyonunda beklentilerden yüksek bir gerçekleşme öngörü ve uyarısı da, zımni olarak, dezenflasyonist süreç ile politikalarında olumlu baz etkisine “tanınacak kredi” etkisi bakımından gerçekçi olma gereğine yeni bir destek oluşturmaktadır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu