YAZARLAR

Güncel ekonomi okumaları – 20

Temel niteliği bakımından, “geniş katılımlı bir uluslararası etkinlik” olan olimpiyat ve paralimpik oyunlar, benzeri tüm faaliyetlere paralel “harcama etkisini arttırıcı ve katma değeri çoğaltıcı” etki sağlar. Bu müspet etki, öncelik ve ağırlıklı olarak, inşaat; turizm; sponsorluk ve yayıncılık sektörleri üzerinden okunur. Ancak, önceki deneyim ve bilançolar, birtakım diğer önemli gerçeklere de işaret etmektedir:

Olimpiyatlara talip olan ve ev sahipliğini kazanan ülkeler, etkinlik sonrası sınırlı kullanımı olan özel-yüksek maliyetli tesis yatırımlarına; önce bunların inşası, sonrasında, altyapı ve bakım çalışmalarına çok fazla kaynak harcamak durumunda kalmaktadır. Üstelik, olimpiyat sonrasında sınırlı bir kullanım imkanı bulunan bu tesisler, adeta bir “mali çukur/çöküş” durumunu ortaya çıkarmakta; ekonomi literatüründe bulunan “beyaz fil” sendromunun yaşayan örnekleri haline, hemen dönüşmektedir.(*)

İlgili akademik çalışmalar tarandığında; “yapılan yatırım ve harcamaların, ev sahibi ekonomi için, kısa vadede daralma ve gerilemeye yol açtığı, orta ve uzun vadede ise, tablonun pozitife dönebileceği” tespitleri ön plana çıkmaktadır. Üstelik, daha işin başında, ev sahipliği seçim sürecinde harcanan tanıtım bütçeleri bile önemli ekonomik yükleri gündeme getirmekte; olimpiyat için gelenlerin, sırf bu bakımdan seyahatlerini erteleyenlerin sayıca altında kalarak, net turist kaybının ortaya çıkacağı kötü senaryolar gerçekleşmektedir. Nitekim, yakın dönemde, örneğin, Londra, Pekin ve Salt Lake City olimpiyatlarında turist sayısında düşüş görülmüş, sadece Barselona bu işten artış sağlamıştır. IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) ile ilgili olarak, “iş modelini yeniden gözden geçirmesi” yönündeki eleştirilerin artması ardındaki sebep ve gerekçeler, artık herkesin gözleri önünde bulunmaktadır. İnsanlığın ortak mirası olan “olimpiyat oyunları” nın sevk ve idaresinde sergilenen ben-merkezcil IOC duruşunun yumuşatılması talebinin, giderek daha fazla destek topladığı izlenmektedir.

Henüz başlayan olimpiyatlardan alınan ilhamla, 2024 yılının ilk yarısını değerlendiren görünüm raporuna, Allianz Trade kurumunun; “Oyunlar Herkese Açık mı?” çarpıcı başlığını verdiği görülüyor. (**) Geride bıraktığımız ilk altı ay içinde “küresel ekonomik yarış” performansının yavaş kaldığı tespitinden hareketle; küresel büyümenin 1,5 puan aşağıya çekilirken, enflasyonun 1 puan yükseğe revize edilmesi öngörülüyor. 2024’ün “süper seçim yılı” olması nedeniyle belirsizliklerin arttığı ve ancak 2025 itibarıyla “düzlüğe çıkılacağı” görüşlerine yer veriliyor. Ağırlıklı olarak, artan jeo-politik belirsizlikler karşısında, şirketlerin, yeni açılım ile yatırımlar için “bekle-gör” moduna geçtikleri tespiti, ortaya konuluyor. 2025 için şimdiden “sıkı idman ve hazırlık” dönemine girilirse, “derece/kazanım elde edileceği”, gene sportif bir analoji temelinde ifade ediliyor. Önemli bir diğer tespit olarak; FED’in faiz indirimlerini ötelemesinin yol açtığı belirsizlik paralelinde, yükselen ekonomilerdeki merkez bankalarının, ihtiyatlı bir gevşeme politikası izlediklerine dikkat çekiliyor.

ABD başkanlık seçimlerine giden süreçte, Biden’in, ani bir açıklamayla yarıştan çekilmesi, eko-politik kurguları derinden etkileyecek ve yeni açılımların önünü açacak bir gelişmedir. Başkanı adaylıktan çekilmeye ikna eden gücün; eş zamanlı olarak Kamala Harris desteğini ona açıklatması kuvvetle muhtemel olduğu için, Demokrat Parti’nin belirleyeceği resmi isimin bu şekilde ortaya çıkacağını düşündürüyor. Harris’in; Trump- Vance karşısında birlikte yarışacağı seçim ortağını belirlemesi kadar, Cumhuriyetçi adayın seçim stratejilerini yeniden nasıl kurgulayacağı konuları yakından izlenmeye devam ediliyor. Trump açısından, “bilinen ve çalışılmış/denenmiş Biden faktörü” , bugünden sonra, artık seçimde kendisine görece konfor alanı sağlamaktan uzak kalıyor!

(*) “Beyaz Fil” kavramı/sendromu; yüksek çekicilik ve prestiji nedeniyle heves edilip, zamanla, maliyet ile masraflarının çok artmasına karşın elden çıkarılamayan varlık ve mülkler için kullanılır. Pahalı, ancak kaynak ile çabaların gereksiz olarak harcandığı proje, yatırım, girişim ve benzeri ekonomik kararları ifade eder. Kamusal beyaz filler kavramı, münhasıran; yüksek statüye sahip, görkemli ve kolayca kurtulmanın mümkün olmadığı yatırımlara dikkat çeker.
(**) “ Mid-Year Economic Outlook 2024-25: Games Wide Open? “, Allianz Research, 25 June 2024

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu