Dünya bizim evimiz! Bu evi korumak hepimizin görevi…
Hatırlıyorum, çocukluğumda yazlar sıcak ama tahammül edilebilir olurdu. Öğle saatlerinde oyun oynamaktan kaçınır, akşamüstü serinliğinde yeniden dışarı çıkardık. Şimdi ise o eski serin akşamları mumla arıyoruz. Geceleri uyuyamamak, klimadan çıkan yapay serinliğe sığınmak zorunda kalmak artık yazların değişmez bir parçası oldu. Bu durum, sadece konforumuzu değil, sağlığımızı da tehdit ediyor. Özellikle yaşlılar ve çocuklar bu aşırı sıcaklardan çok daha fazla etkileniyor
Küresel ısınmanın Türkiye’ye etkileri bununla da sınırlı değil. Tarım sektörümüz ciddi anlamda bu durumdan etkileniyor. Su kaynaklarımız hızla tükeniyor ve kuraklık tehlikesi kapımızda. Geçtiğimiz yaz, pek çok bölgede su kıtlığı yaşandı ve çiftçiler zor günler geçirdi. Ülkemizin dört bir yanındaki barajlar alarm veriyor. Bu, sadece tarım için değil, günlük yaşamımız için de büyük bir tehdit.
Peki, ne yapmalıyız? Her birey bu konuda sorumluluk almalı. Küçük adımlar büyük değişikliklere yol açabilir. Enerji tüketimimizi azaltmak, su tasarrufu yapmak, geri dönüşüme önem vermek bu konuda atılabilecek adımların başında geliyor. Ayrıca, devlet politikalarının da bu doğrultuda şekillenmesi gerekiyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmak, doğayı koruma projelerini desteklemek ve halkı bu konuda bilinçlendirmek, atılması gereken önemli adımlar arasında.
Küresel ısınmayı durdurmak belki mümkün değil ama etkilerini azaltmak bizim elimizde. Bu yazın geçen yazdan daha sıcak olmasını istemiyorsak, şimdi harekete geçmeliyiz. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak, bizim elimizde. Kendi konforumuz ve sağlığımız için, çocuklarımızın geleceği için bu sorumluluğu üstlenmeliyiz.
Unutmayalım, dünya bizim evimiz. Ve bu evi korumak hepimizin görevi. Her bireyin küçük adımlarla büyük değişiklikler yaratabileceği bir dünya hayal ediyorum. Umarım, hepimiz bu konuda üzerimize düşeni yapar ve gelecek yazları biraz daha serin geçirebiliriz.
