YAZARLAR

NATO – Rusya: İpin ucu kaçıyor

“İki savaşa katıldım ve savaşın her yerde ölüm ve yıkım eken şehirler ve köyler arasından geçtiğinde bittiğini biliyorum. Çünkü savaşın mantığı budur. Eğer insanlar bilgelik göstermezlerse, kör benciller gibi çatışırlar ve sonra karşılıklı imha başlar … Biz ve sen savaş düğümünü bağladığımız ipin uçlarını çekmemeliyiz. Çünkü ikimiz ne kadar çok çekersek, düğüm o kadar sıkı bağlanır. Ve sonra bu düğümü kesmek gerekecek ve bunun ne anlama geleceği size açıklamam gerekmiyor.”

Bu ifadeler 26 Ekim 1962’de Sovyet Devlet Başkanı Kruşçev’in Küba Füze Krizi esnasında ABD Başkanı Kennedy’e çektiği telgrafta yer alıyor.

Soğuk Savaş 2.0

Geçen hafta NATO zirvesinde Almanya’ya uzun menzilli Amerikan füzelerinin konuşlandırılacağı açıklandığında akıllara soğuk savaş dönemi geldi. Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov Rus devlet televizyonuna “soğuk savaşa doğru adım adım gidiyoruz” diye açıklamada bulundu. Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla son bulan ABD ile SSCB arasındaki soğuk savaş sürecinde Türkiye de etkin bir rol oynamıştı. Olası bir Trump seçim zaferinden sonra ABD’nin NATO müttefiklerine askeri destek sağlama hususunda ne kadar istekli olacağı büyük bir soru işareti olarak duruyor. Ancak ABD sadece Trump başkanlığında değil, geçmişte de müttefiklerine karşı yükümlülüklerini yerine getirmemiş bir ülkedir. Bunu en iyi bilenlerden biri de biziz.

ABD – Sovyetler arasında gizli anlaşma

Küba Füze Krizi’nin barışçıl bir sonla bitmesinin perde arkasında, JFK’nin kardeşi ve ABD Adalet Bakanı Robert Kennedy ile Sovyetlerin ABD Büyükelçisi Anatoly Dobrynin arasında yapılan bir gizli anlaşma vardır. SSCB’nin Küba’daki füzeleri kaldırmasına karşılık Amerika’da Türkiye’deki Jüpiter füzelerini geri çekmeyi taahhüt eder, ancak bu kesinlikle kamuoyuna bu şekilde açıklanmayacak, ve 6 ay sonra ortalık durulduktan sonra uygulanacaktır. Öyle ki Başkan Yardımcısı Lyndon Johnson’un bile bu anlaşmadan haberinin olmadığı rivayet edilir.

Dikkat çekilmemesi için aslında anlaşmada yer almamasına rağmen Türkiye ile beraber İtalya’daki füzelerin de kaldırılmasına karar verilmiş ve 1963 yılının Nisan ayında füzeler sökülmeye başlanmıştır. Amerikan düşünce kuruluşu Wilson Center’ın gizliliği sona eren belgeleri incelediği bir raporunda İtalya ve Türkiye’nin ikna edilmesi ve Sovyetlerle yapılan anlaşmanın gizliliğinin bozulmaması için büyük çaba sarf edildiği belirtiliyor. ABD, İtalya ve Türkiye’ye Jüpiter füzelerinin artık eskidiğini, onun yerine Polaris nükleer denizaltısının daha etkili bir savunma sağlayacağını söylüyor.

Özellikle Türkiye’yi ikna etmek daha zor oluyor, hükümetin yanında genel kurmayın da kabul etmesi gerektiğinin üzerine vurgu yapılıyor. Türkiye’ye bir “havuç” olarak nükleer bomba taşıma kabiliyeti olan F-104 savaş uçakları ve halen açıklanmayan diğer askeri yardımların sözü veriliyor. Aynı zamanda Polaris denizaltısında Türk mürettebatın da bulunması, bilgi toplaması taahhüt ediliyor. 14 Nisan’da USS Sam Houston İzmir’de medyaya açık bir şekilde birkaç gün geçiriyor ve 25 Nisan’da Türkiye’deki son Jüpiter füzesi de kaldırılıyor. Bir bakıma ABD kendi çıkarları için Türkiye’yi feda etmiş ve Türkiye’deki füzelerin mevzubahis olduğu gizli anlaşmanın ifşa olmaması için de İtalya’yı kullanmıştır. ABD’nin NATO müttefiklerine bugünkü bakış açısını anlamak için geçmişe bakmak yeterlidir.

Dünya tekrardan tehlikeli bir silah yarışı içine girmiştir. Kruşçev’in 1962’de dediği gibi ipin ucu kaçarsa neler olacağını tahmin etmek çok zor değil. Düğüm iyice sıkılaştığında kendimizden başka güvenecek kimse olmadığını Küba Füze Krizi bize göstermiştir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu