İmrendiğim iki gazeteci…
İmrendiğim, iki gazetecilik olayı…
Washington Post’un yazarı
David İgnatius, Doha’ya gitti.
Katar’da en üst yetkililerle konuştu.
Dünkü yazısında önemli bilgiler yansıttı.
İşte seçtiğim bazı satırlar…
7 Ekim’de Hamas’ın Gazze’ye kaçırdığı İsrailli ve diğer devletlerin vatandaşı
olan rehinelerden “ilk aşamada 100 kadarının (bu sayı 70’e inebilir) birkaç gün içinde serbest bırakılacağını” yazdı.
Bu karşılık İsrail hapishanelerinde bulunan Hamaslılar takas edilecek.
Müzakereler, Hamas’ın siyasi liderlerinin bulunduğu Katar üzerinden yürütülüyor.
Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman bin Jassim al Thani geçen Çarşamba Doha’da benimle yaptığı röportajda arabuluculuk çalışmalarının ana hatlarını çizdi.
Ertesi gün çerçeveyi tartışmak üzere CİA Direktörü William J. Burns ve İsrail İstihbarat Servisi Mossad’ın yöneticisi David Barnea ile bir araya geldi.
Takas anlaşması “Mosad, Katar ve CIA işbirliği” halinde şekillenmekte.
İsrail yetkilileri Katar’ın büyük katkısını takdir ediyorsa da Katar’ın “ara buluculuk yapmak yerine Hamas üzerindeki nüfusunu kullanarak rehinelerin serbest bıraktırmasını” istiyor.
İsrail yetkilileri müzakereleri teşvik etmekte ve Hamas’a baskı yapmakta Mısır’ın da yararlı bir rolü olduğununaltını çiziyor.
REHİNELERİN KİMLİKLERİ
İsrailli kadın ve çocukların serbest bırakılması, “İsrail’in Gazze’deki tüm rehinelerin özgürlüğe kavuşması için ilk adım olacaktır” diye düşünülüyor.
Toplam 240 ila 250 rehinenin çoğunluğu ABD, Almanya ve diğer ülkelerin de vatandaşı olan çifte uyruklu İsrailliler dahil İsrail vatandaşları.
35’i ise çoğu, İsrail’de çalışan Taylandlılar ve diğer yabancılar.
Hamas, Katarlılara kendi militanlarının yalnızca İsrail askerlerini rehin aldığını söylüyor.
Bazı rehineler ise Gazze’deki farklı grupların elinde ve farklı yerlerde tutulmakta.
Ancak…
Hamas’ın neredeyse bunların tamamı için pazarlık yapma yetkisinin olduğu biliniyor.
Örneğin Filistin İslami Cihad’ın elinde 35 rehine var.
Şebiha olarak bilinen milislerin ve diğer küçük grupların elinde de birkaç düzine rehine bulunmakta.
Emekli Tümgeneral Nitzan Alon Başkanlığı’nda bir görev gücü takas
işlemi için görevlendirildi.
Ayrıca…
“Takas işlemi ve sonrasında 5 günlük bir ateşkes” koşulu da var.
İSRAİL İSİM DAYATIYOR
Dün Tel Aviv’den gelen son bilgilere göre İsrail bu anlaşmada ayak sürümeye geçti.
Anlaşılan 100 ya da 70 rehineyi isim isim Katar üzerinden Hamas’a bildirmiş, Hamas ise bunu kabul etmemiş olabilir. İsrail takas edilecek rehine sayısını arttırmaya çalışıyor da olabilir.
TRUMP PLANI
Diğer Amerikalı köşe yazarı ise New York Times’ten Thomas Friedman…
O da Tel Aviv’e gitti.
Başbakan Netanyahu ve diğer etkili iktidar bakanları ve komutanlarla görüştü.
Onun gözlemine göre İsrail’le ABD’nin bu “Hamas’la savaş ve sonrası için vizyonları farklı.”
Ortak bir stratejileri olmazsa, bu çok zorlu kavşakta işler karışacak.
Friedman’dan da bazı seçme satırlar şöyle…
Ya Netanyahu stratejisinin tutsağı olacağız ki bu hepimizi kendisiyle
birlikte aşağı çekebilir ya da Gazze savaşının nasıl sona ermesi gerektiğine dair kendi Amerikan vizyonumuzu kuvvetle dile getiririz.
Yani…
“Gazze, Batı Şeria ve İsrail bölgelerinde yaşayan İsrailliler ve Filistinliler için iki ayrı devlet yaratmak…”
Ancak…
Netanyahu’nun şu anda tek vizyonu “7 milyon Yahudi’nin 5 milyon Filistinliyi sonsuza dek yönetmeye çalışması…”
Ve bu İsrail’in, Amerika’nın, dünyanın her yerdeki Yahudiler’in Amerika’nın ılımlı Arap devletlerinden oluşan müttefiklerinin “felaket yazılımı” diye tanımladığı şeydir.
Aslında 2020 yılında Donald Trump bu “iki devletli çözüm” önerisini ortaya atmıştı.
O dönemde farklı bir (ılımlı) bir koalisyon hükümetinin başında olan Netanyahu, Trump’ın önerisini benimsemişti.
Üstelik Trump’ın önerisi BM’nin 242 ve 338 sayılı kararlarına da dayanıyordu.
Trump planı şöyleydi:
“Filistinlilere Batı Şeria’nın yaklaşık yüzde 70’i… Genişletilmiş Gazze şeridi… Doğu Kudüs’te bir başkent…”
Associated Press’in 28 Ocak 2020 tarihli haberinde “Netanyahu’nun bu planı, İsrail’in 1948’deki bağımsızlık ilanıyla eş değerde bir -tarihi atılım- olarak nitelendirdiği” yazılmış.
Ama…
Filistin yönetimi tarihi hata yapmış.
Trump’ın planını değerlendirmek yerine doğrudan reddetmişti.
…………………….
Biden, Netanyahu’ya “iki devletli çözüm” için 2020 yılındaki Trump planını ve “tarihi atılım” sözlerini hatırlatabilir.
NETANYAHU’NUN ELİ MAHKÛM
Burada iki önemli noktaya işaret edeyim.
Bir…
Trump “barışın ancak Hamas’ın Gazze’de iktidardan uzaklaştırılması ve Filistin yönetiminin Gazze Şeridi’nin de kontrolünü ele geçirmesiyle mümkün olacağı” ön koşulunu koymuştu.
İki…
Netanyahu o tarihte nispeten ılımlı ortaklardan oluşan bir koalisyon hükümetin başındaydı.
Şimdiki aşırı sağcı ortaklarına bunu kabul ettiremez.
Daha da vahim olanı şu ki “aşırı ortaklar bu yüzden koalisyondan çekilirse Netanyahu iktidardan düşer.
Kendisini bekleyen yolsuzluk davaları ile başı daha da fazla dertte olur.”
Ayakta kalmak için aşırı sağ ortaklarının çizdiği rotadan ayrılmamaya Netanyahu’nun eli mahkûm.