09.02.2023 09:17 Haber Kaynağı: Milliyet Depremlerin meydana geldiği bu bölgede öyle, üç ilimizin arasından fay geçiyor. Yani buradaki risk biliniyor ve bu konuda bilim insanlarınca defalarca yapılan uyarılar da var. Ki bunu biz de “Depremde kırmızı alarm veren yerler” başlıklı yazımızda (30 Kasım 2020) vurgulamıştık. Bu durumda yapılması gereken de belli. Depreme dayanıklı binalar yapmak. Bu konuda gerekli yönetmelik, deprem şartnameleri de mevcut. Buna uygun projeleri üretecek, mühendislik potansiyeli de… Dahası, aynı mantalitede yürürlükte olan Türkiye Afet Risk Azaltma Planı (TARAP) da var. O da her ilin yöneticisine, hemşehrisine bulunduğunuz kenti depreme hazırlayın diyor ve yapılması gerekenler anlamında doğru şeyler söylüyor. Bunlara rağmen kahreden manzarada ortada. Dolayısıyla, depremin olduğu andan itibaren en çok konuşulan, sorgulananların başında da bir başka fay coğrafyası Japonya’daki depremlerde böyle can kayıplarının neden olmadığı, binaların yıkılmadığı konusu var. Genelde de sanki Japonya’daki bütün depremler can almıyor, binalarda hiçbir hasar yapmıyor gibi bir algı söz konusu. Ancak bu tespit ya da kıyas birçok bilim insanına göre ise doğrular olduğu kadar yanlışlar da içeriyor. Mesela Japonya’da deprem üzerine iki yıldan fazla akademik çalışmalarda bulunan Kocaeli Üniversitesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Şerif Barış şöyle diyor: “Japonya Pasifik levhasının sınırında bir ülke. Pasifik plakası Japon adasının altına dalıyor. Bu bizim güney Ege’de de olan bir olay; Helenik yayı, Kıbrıs yayı Anadolu’nun altına dalar, o dalma bölgelerinde işte Girit ve açıklarında Muğla’nın, Marmaris’in açıklarında olan depremler bu dalma batma zonu dediğimiz zondur. Buralar genellikle kıyıya uzak ve derin depremler meydana getirir. Bu depremler her ne kadar büyük olsa da faylar karanın altında değil, deprem dalgası o uzaklıktan çıkarak karaya gelene kadar gücünün büyük bölümünü kaybederler. İşte Sisam depreminde İzmir’de 17 bina hasar gördü, yıkıldı.