Başkan Recep Tayyip Erdoğan KADEM 5. Olağan Genel Kurulu’nda konuştu. Ailenin, aile kurmanın, çocuk sahibi olmanın daha önce hiç olmadığı kadar örselendiği bir dönemin içindeyiz. Nüfusumuzu artırmak için bir dizi önlem aldık, uygulamaya başladık ancak meselenin maddi teşviklerin ötesinde bir medeniyet tasavvuru olduğunu unutmamalıyız. Fıtraten kadın ve erkekten oluşan insanı ayrıştırarak birbirine rakip ve düşman yapma, birbiriyle çatıştırma zihniyeti bizim medeniyetimize ait değildir. Batı’ya aittir. Bizim medeniyetimizde erkek ile kadın arasında ne bir rekabet ne de üstünlük yarışı söz konusu değildir. Üstünlüğün asla cinsiyette, ırkta değil ilimde, takvada, merhamette aranmasını emreder. Sorunlarımızı hiçbir zaman halının altına süpürmedik. Kimi zaman töre denilerek meşrulaştırılmak istenen hatalı uygulamalar yerine insani olanı ikame etmeye çalıştık. Önceleri TV, dergi gibi medya araçlarının sosyal medya araçlarının yıkıcı etkisi karşısında direnebilmek meşakkatliydi. Tahribat öyle büyük ki telafisi kolay olmuyor. Nüfusumuzun 10 milyon gerilemesi bekleniyor. Bu büyük bir tehdittir. Bir tarihçimiz nasıl değerlendiriyor: “Türkiye bir kâbusa gidiyor. Anadolu’daki nüfus azalıyor. Bu bir beka sorunu. Bu ülkemiz için savaştan daha büyük tehdittir.” Yanlış nüfus kontrolü politikasıyla ülkemize güç ve zaman kaybettirdiler. Bugün de muhalefet belediyeleri eliyle devam ettiriyorlar. Mesele sadece muhalefetin ihanetiyle sınırlı değil. Toplumun temeli olan aile kurumu tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tehdit altındadır.
ÇOCUKLARIMIZIN ZİHİNLERİ, KONTROLÜ BİZİM DIŞIMIZDAKİ SANAL DÜNYANIN TESİRİNDE
Açık konuşmak gerekirse kendi insanımızın bir kısmının evlatlarının inancıyla, hayat biçimiyle, siyasi algısıyla, sosyal çevresiyle bambaşka dünyalara kapılıp gitmesine engel olamamanın üzüntüsünü yaşıyoruz. Sosyal medyadaki yarısı yalan, yarısı yanlış, tamamı belirli amaçlara dönük algoritmaların ürünü paylaşımların etkisinin ailenin telkinlerinin üstüne çıktıkça garip ve hatta ürkütücü bir dönemden geçiyoruz. Çocuklarımızın zihinleri ve gönülleri kontrolü tamamen bizim dışımızda olan sanal bir dünyanın tesiri altındadır. Bu sadece ülkemize mahsus bir sorun da değildir. Batılı devletler dahil herkes insanın kendi elleriyle ortaya çıkardığı bu Frankenstein ile mücadele içindedir. Burada şunu da ifade etmek durumundayım. Demografik yapımızdaki dramatik değişimi bundan ayrı göremeyiz. Birileri yüzleştiğimiz tehditlere gözlerini kapatmış durumda. Bu konuyu her gündeme getirdiğimizde bizi eleştirmek, bizi yaftalamak, ezberlenmiş cümlelerle bize saldırmak dışında hiçbir şey yapmıyorlar. Ama en iyimser projeksiyonlar bile Türkiye nüfusunun 10 yıl sonra artıştan azalışa döneceğine işaret ediyor.
KADIN DÜŞMANI ZİHNİYET AK PARTİ’YLE TARİHE KARIŞTI
Kadına yönelik şiddetle mücadelemizin en yakın şahidi sizlersiniz. 6284 Sayılı Kanun’un tavizsiz uygulanmasına verdiğimiz önemi bir kere daha ifade ediyorum. Sözleşme değil, kanun yaşatır. İş dünyası, eğitim ve siyaset olmak üzere kadınların kazanımlarında herhangi bir geriye gidişe izin vermedik, izin vermeyeceğiz. Kadınların kıyafetlerinden dolayı ayrımcılığa uğradığı karanlık günler artık geride kaldı. Yıllardır titizlikle inşa ettiğiniz cam tavanlar paramparça oldu. Kamunun ve özel sektörün tepe noktalarında daha fazla kadın görmeye alışacaksınız. Yeni Türkiye’ye eninde sonunda uyum sağlayacaksınız. Kadın düşmanı zihniyet AK Parti iktidarıyla artık tarihe karışmıştır. Biz sorumluluk sahibi olduğumuz sürece orada kalacaktır. Türkiye Yüzyılı’nı da inşallah siz kadınlarla birlikte inşa edeceğiz. Kadınların başörtüsüne, kılık kıyafetine, inancını kamusal alanda yaşama iradesine saygı duymayı öğreneceksiniz.
GAZZE SOYKIRIMI BATI DEĞERLERİ KAVRAMININ BOŞ OLDUĞUNU GÖSTERDİ
18 aydır Gazze’de devam edem soykırım, Batı değerleri denen kavramların boş olduğunu hepimize göstermiştir. Batı’nın zaten iyice zayıflamış olan ahlaki üstünlüğü yok olmuştur. Demokrasi kavramının Batı’nın boyunduruğundan kurtarılarak insanlığa kazandırılması şarttır.
HEDEF TERÖRSÜZ TÜRKİYE
Terörün yol açtığı acı ve gözyaşı herkesten fazla kadınların yüreklerini dağladı. Terörün olmadığı bir Türkiye’den de en büyük faydayı kadınlar görecektir.
CİNSİYETSİZLEŞTİRMENİN SAVUNUCUSU MUHALEFET
Batı’nın bile kurtulmak için yollar aradığı cinsiyetsizleştirme politikalarının ülkemizdeki savunuculuğunu muhalefet yapıyor.
SABAH YAZARI AFYONCU SORUNA DİKKAT ÇEKMİŞTİ
SABAH, Başkan Erdoğan’ın işaret ettiği aile ve nüfus kavramlarını sık sık yayınlarında gündemde tutuyor. SABAH Yazarı, Tarihçi Prof. Dr. Erhan Afyoncu da yazılarında bu tehlikeye ışık tuttu. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde de aynı sıkıntının başgösterdiğine dikkat çeken Afyoncu, 11 Şubat 2024’teki “Osmanlı İmparatorluğu nüfusu artmayınca çökmüştü” başlıklı yazısında Osmanlı’nın bu yüzden savaşları ve bir imparatorluğu kaybettiğini vurgulamıştı. “
Nüfusumuz artmadığı için bir imparatorluğu kaybettik” başlığını verdiği 31 Ocak 2016 tarihli yazısında ise Erhan Afyoncu, yine Osmanlı’nın son iki asrındaki nüfus düşüşünü ve buna bağlı olarak Rusya’ya karşı kaybedilen savaşları hatırlattı. SABAH
EMİNE ERDOĞAN’DAN KADEM’İN YENİ YÖNETİMİNE TEBRİK
Emine Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Vakfı’nın (KADEM) 5. Genel Kurulu’nda, Yönetim Kurulu Başkanı seçilen Canan Sarı ile yönetim kurulu üyelerini tebrik etti. Emine Erdoğan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “KADEM’in 5. Genel Kurulu’nun, kadınların sesi ve gücü adına yeni bir soluk, taze bir nefes olmasını diliyorum. Görevi devralan yeni Yönetim Kurulu Başkanı’nı ve yönetimi gönülden tebrik ediyor, bu anlamlı sorumlulukta başarılar diliyorum” ifadesini kullandı.
İSTANBUL’DA KAYNAKLARIN KİME PEŞKEŞ ÇEKİLDİĞİ DEŞİFRE OLUYOR BASIN yayın organlarında her gün yeni bir skandalın haberini okuyoruz. İstanbul için harcanması gereken kaynakların kimlere peşkeş çekildiği, kimleri zenginleştirdiği tek tek deşifre oluyor. Ama ana muhalefetin genel başkanı yüzü kızarması gerekirken sağa sola siyasi ahlak dersi veriyor.
NORMAL DOĞUMU TEŞVİK ETMEK SİZİ NEDEN RAHATSIZ EDİYOR? ÜLKEMİZDEKİ kimi ideolojik çevreler ufkumuzu asla kavrayamadı. Ülkenin yüksek çıkarlarını değil kendi küçük menfaatlerini düşündüler. Bunların nasıl zihin yapısına sahip olduklarını bir kez daha gördük. Bir futbol kulübümüz Sağlık Bakanlığımızın yürüttüğü farkındalık kampanyasına destek olmak için sahaya pankartla çıktı. Pankartta hakaret, saygısızlık yoktu. Kadınları rencide edecek hiçbir durum yoktu. Peki ne vardı? Sadece çok önemli bir konuya dikkat çekme niyeti vardı. Kulübümüz gayet masum ,gayet doğru ve yerinde bir adım attı. Bunun üzerine malum odaklar hemen harekete geçtiler. Önce sporcularımızı ve futbol kulübümüzü linç ettiler. Ardından Sağlık Bakanlığımızı hedef aldılar. Son derece çirkin ifadelerle bir haftadır ortalığı velveleye verenlere soruyorum: Bakanlığımızın normal doğumu teşvik etmesi sizi niçin rahatsız ediyor?