KKTC’de olup biteni anlamak için, Lefkoşa‘da konuştuğum Yeniden Doğuş Partisi Lideri ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı’nın “devlet içinde devlet” diye tanımladığı sendikal örgütlenmeyi ve işleyişini kavramalıyız.
Zira son olarak başörtüsü krizinde açıkça gördük. “Milli Eğitim Bakanı, okullardan elini çek” diye seslenen ve Bakanlar Kurulu’nun Resmi Gazete‘de yayınlanan kılık kıyafet disiplin yönetmeliğine rağmen “Devlet karışamaz, bildiğimizi okuruz” pozisyonu alan sendikalar, KKTC’de adeta “paralel devlet” konumunda.
Adanın kuzeyinde ülkeye birkaç beden büyük gelen dev bürokrasinin sebebi de bu. Herkesin hayali, sendikalı memur olarak kapağı devlete atmak. Nasıl olmasın, ömür boyu işiniz garanti. Hem öyle çok çalışmanıza falan da gerek yok. Amiriniz de kim oluyor ki, sendika bürokrasisinin siyasi çizgisine biat edin yeter.
Hâliyle bütçeden aslan payını maaşlar yiyor. Asgari ücret Türkiye‘den fazla ama Ankara‘dan giden maddi yardımlar da her yıl artıyor.
KKTC’nin, 136 milyar 280 milyon TL’lik giderler kaleminin 97 milyar 617 milyon 836 bin TL’lik kısmı maaş ve maaş nitelikli ödemelere ayrılmış diyeyim, tabloyu siz hayal edin.
***
SENDİKALAR MEMUR ATAMALARINDA BAKANLARDAN DAHA FAZLA SÖZ SAHİBİ
KKTC’de güçlü olanın özel değil kamu sendikacılığı olduğunun altını çizelim. Bu dengesizlik, söz konusu sendikaların yandaşlarının iktidara gelmesiyle daha tehlikeli bir hâl alabilecek, hatta kendilerini denetleyen mekanizmalar üzerinde bile baskı kurabilecek ve önü alınamaz bir durum ortaya çıkarmış.
Dolayısıyla olası bir CTP iktidarında, ağırlıklı olarak “federasyon” tezine, dolayısıyla Rum kesiminin söylemlerine omuz veren sendikaların yönetimi fiilen devralacağına ve bu durumun olası sonuçlarına dair kaygılar hiç de yersiz değil.
Bakan Arıklı, sendikaların geçen yıl, KKTC’nin tanınmaya çalıştığı dünyayla yegâne bağlantılarından olan Ercan Havalimanı’nda düzenlediği grevi örnek gösterip, uluslararası konularda bile siyaseti, devleti paralize ettiklerini anlatıyor.
Yapay başörtüsü tartışmalarında olduğu gibi, hükümet ile ana muhalefet partisi CTP arasında uzlaşmaya varılan “ara yol” formüllerini veto edecek kadar güce sahip olan sendikaları “Frankeştayn”a benzeten Arıklı, “Bakanlar yakın çalıştıkları personelin atamasını dahi sendika onay vermezse yapamıyorlar” diyor.
Böyle bir ortamda KKTC vatandaşlarının seçilmiş meşru temsilcilerinin, devletin sağlıklı işlemesi, ada halkı için refah, yatırım ve hizmet üretmesi mümkün mü?
***
CTP LİDERİ ERHÜRMAN… HAZIR ELİ DEĞMİŞKEN…
Dün, KKTC yazı dizisinin bugünkü bölümünde adadaki gündelik hayattan, sokaktaki vatandaşın ne dediğinden de bahsedeceğimi söylemiştim.
Ne var ki yazı üzerine gün içinde pek çok telefon aldım. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la yaptığımız sohbete ana muhalefet CTP’den gelen sert tepki de çerçevemizi sınırlandırdı.
CTP lideri Tufan Erhürman, Cumhurbaşkanı Tatar’ın muhalefeti “Rumcu” ilan ettiğini, kendisini de ihanet içinde olmakla suçladığını söylüyor.
Yazı arşivde, Tatar’ın böyle bir cümlesi yok.
Erhürman’ın, rakibinin yönelttiği onca izaha muhtaç soru dururken, Tatar’ın ağzından çıkmayan ithamlarla gündemi değiştirmesinin sebebi ne?
Bir de Tufan Bey hazır konuyu kendisi açmışken, keşke şu soruya da açıklık getirse:
Federasyonu savunan Erhürman cumhurbaşkanı seçilirse, BM dâhil uluslararası her platformda Kıbrıs’ta iki devletli çözümü destekleyen Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ve 18 Temmuz 2024 Kıbrıs tezkeresini onaylayan TBMM’yle nasıl bir ilişki yürütecek?
Peki ya, iki hafta önceki kurultayında KKTC ve Türk bayrağı kullanmayan ve İstiklal Marşı’nı okumayan CTP ne yapacak?
***
CUMHURBAŞKANI TATAR: CTP İLE AKEL KARDEŞ PARTİDİR, ABD’YE BİLE BERABER GİTTİLER
Dün yazıyı gazeteye gönderdiğim saatlerde KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar aradı. Ana muhalefet lideri Tufan Erhürman’ın ve bazı CTP’li yöneticilerin kendisi hakkında linç kampanyası başlattığını anlatan Cumhurbaşkanı şunları söyledi:
“CTP Genel Başkanı söylediklerimi çarpıtarak her platformda saldırıyor. Benim ne söylediğim de gazetenizde yer alan cümle de son derece açık
Yazıda ‘CTP Lideri Tufan Erhürman’ın GKRY’deki komünist AKEL partisinin ‘Adada iki devlet olamaz’ tezini savunduğunu ve muhalefetin KKTC’ye karşı ihanet içinde olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Tatar…’ ifadeleri geçiyor.
Tufan Erhürman manipülasyon yapıyor.
Kendisini ihanet içinde olmakla suçladığımı söylüyor. Muhalefet geniş bir kavramdır. CTP Genel Başkanı Erhürman’dan başlar, federasyon isteyen, ortalığı karıştırmaya çalışan en radikal unsurlara kadar uzanır.
Tekrar ediyorum, evet muhalefette bu doğrultuda hareket eden unsurlar vardır. Erhürman’ın da federasyonu savunduğunu ve AKEL’le işbirliği yaptığını söylüyorum. Kıbrıs meselesini konuşmak için ABD’ye bile beraber gittiler. AKEL’le ikizdirler.”
NOT:
Yarın da KKTC ile devam.