HAYATIMIN AKIŞINI DEĞİŞTİREN GÜNERİ BEY
Vatikan dışına ilk ziyaretini İstanbul’a yapmış ve yanında bir ordu gazeteciyle gelmişti. Her Papa gibi henüz medyaya hiç özel bir röportaj vermemişti. Aklıma taktım çünkü Papa 2. Jean Paul ülkesi Polonya’da boks, kayak ve atletizm gibi sporlar yapmıştı ve bu değişik bir röportaj konusu olabilirdi. Fotoğraf servisinde çalışan Garbis Özatay’a fikrimi açtım. ‘Çok zor ama denemesi bedava’ yanıtını vermişti. O dönemde Vatikan’ın Türkiye temsilcisi Monsenyör George Marovitch’ti. Garbis’i kırmadı. ‘Sabah Papa hazretleri saat 05.00’te şapelde dua edecek.
Sizi bahçeye alırız. Oradan içeriye girersiniz ve sonrası size kalmış’ dedi. Gazetenin aracı saat 03.00’te bizi evlerimizden aldı ve Harbiye’deki Vatikan temsilciliğine gittik. Feci yağmur yağıyordu ama önemli olan Papa ile birlikte fotoğraftı. Neyse bir hareketlilik yaşandı ve alt katın kapısı açıldı. Monsenyör Marovitch ‘Haydi içeriye girin çabuk Papa hazretleri duasını bitirdi yukarıya çıkacak’ dedi. Ben önde, Garbis arkada soluğu minik, basık bir odada aldık. Papa 2. Jean Paul karşımdaydı. Yanında bittim ve ‘Papa hazretleri ben bir Türk spor muhabiriyim.
Sizce dünya barışı için sporun katkıları olabilir mi?’ diye İtalyanca sordum. ‘Nee! Demek sporcusun. Ben gençken boks yaptım, o zaman gardını al’ dedi bir boksör gibi sıkarak bana yumruklarını gösterdi. Garbis bu anı ölümsüzleştirdi. Ertesi gün Milliyet’in birinci sayfasında beni Türkiye ve Avrupa’da ‘Yılın Gazetecisi’ seçtiren fotoğraflı haber manşet olmuştu.
Bu röportaj bana büyük prestij sağladı.1981’de yepyeni bir gazetenin kurulacağı haberleri Bab-ı Ali’de yayılmaya başladı. Her servis için itibarlı isimler teklif alıyorlardı. Tek bildiğimiz gazetenin adının ‘Güneş’ olacağı ve Genel Yayın Müdürü koltuğuna Güneri Cıvaoğlu’nun oturacağıydı. Milliyet spor servisinden 8 çalışanın adı geçiyordu ve ben yoktum. Görüşmeler hızla sürüyordu. Bir gece yarısı spor servisimizin istihbarat şefi rahmetli Nezih Alkış telefon etti ‘Reha, Güneri Bey seni İtalya temsilciliği için Roma’ya göndermek istiyor. ‘O Papa’ya yumruk sıktıran gazeteciyi mutlak ikna edin’ dedi ve devam etti karar senin.’ Eşimle kısa bir durum değerlendirmesi sonrası tam 34 yıl sürecek Roma maceramız böylece başlamış oldu.
Güneri Cıvaoğlu ile direk temasta olan sayılı gazetecilerdendim. Özellikle Katolik dünyasının liderini Roma’da vuran Mehmet Ali Ağca’nın duruşmalarında yaptığım haberlerden ve röportajlardan keyif alıyordu. Ayrıca önemli sinema festivallerine gönderiyor, ünlü yıldızlarla yaptığım söyleşilere magazin ekinde geniş yer ayırıyordu. ‘Güneş’ gazetesinden ayrılıp ‘Sabah’a geçtiğinde beni de yanında götürmüştü.‘Hürriyet’le anlaşmamda katkısı olmuştu. Günlük yazısını yazarken arada bir Roma’yı arar ve bilgi alırdı.
Bu sabah acı haber geldi. Mesleğimde hayatımın akışını değiştiren büyük ustam ve duayen gazeteci Güneri Cıvaoğlu hayata veda etmişti. Çok üzüldüm. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun, ışıklarda uyusun.