Eyvah! Yine mi Trump?
ABD, geçen 7 Ekim’den bu yana İsrail’e 22 milyar dolardan daha fazla yardım yapmış. Bu paraya, kimsenin bilmediği, iki-üç Kongre üyesinin imzaladığı, dört-beşinin verdiği oyla adeta gizlice geçirilen borç silme kanunlarının yükü (ve askeri mühimmat yardımı) dahil değil. Başka bir hesapla, çocuk-büyük her Amerikalının cebinden 66 dolar çekilip, Netanyahu’nun cebine konmuş bulunuyor.
Ve Trump, bunu az buluyor. Trump bunu az buluyor da, Demokrat rakibi Kamala Harris çok mu buluyor? Hayır, Kamala Harris’e göre, ABD İsrail’in kendisini savunma hakkını garanti etmek için elinden geleni yapmalıdır.
Ancak bunu söylemek yetmiyor Amerika’daki seçimlerin tayin edici faktörü halini almış olan İsrail Lobisini tatmin etmek için. Hem ne yapacağınızı garanti eder tarzda açıkça söylemeniz gerekir; hem de bunu davranışlarınızla kanıtlamak zorundasınız. Nitekim, 7 Ekim’de “masum Yahudilerin Beeri’de uğradıkları vahşi katliamın yıldönümünde” ABD’de yapılan anma törenlerine Donald Trump, başına Yahudi Takkesi takarak, katıldı ve sallana-sallana Tevrat’tan bir bölüm okudu. Kadınlar, takke takamıyor Yahudi ibadetlerinde, ama Kamala Harris, evinin bahçesinde aile içinde anma töreni yapacağına, en azından başına bir örtü takıp, bir sinagoga gidebilirdi! Ayrıca 7 Ekim’de ölen İsraillileri anarken, “Gazze’de bir yıl boyunca öldürülen 40 binden fazla Filistinliyi anmak” da ne demek oluyordu!
Bunun net sonucu ertesi gün yapılan yeni kamuoyu yoklamalarında alındı. Bugüne kadar, iki puan, üç puan önde giden Kamala Harris, bir gecede 5 puan geriye düşmüş; Trump’ın muhtemel oyları yüzde 50, Harris’inki yüzde 45,4 oluvermişti.
Kitle araştırmaları konusunda epey dirsek çürütmüş birisi olarak bir şeyler söylemem mümkündü, ama sözü, kimsenin taraflı diye niteleyemeyeceği İngiliz gazetesi Guardian’a bırakmak yerinde olur. Gazete, özellikle Gazze Soykırımı ve Batı Şeria Mezalimi sebebiyle, ABD’deki İsrail lobisinin kesenin ağzını açtığını, düşünce kuruluşlarına nasıl düşüneceklerinin ve kamuoyu yoklaması şirketlerine nasıl sonuçlar elde etmelerinin doğru ve yerinde olacağına dair “yol gösterici” bağışlar yaptığını yazıyor. Open Secrets isimli araştırma kurumuna göre, 20 civarındaki İsrail yanlısı lobi grubunun 2024 seçim dönemindeki bağışları 3 milyon doları aştı; yıl sonuna kadar geçen yılki 4 milyonu miktarını aşacağı tahmin ediliyor.
Kamala Harris’in “yanlışları” bundan ibaret değil. Lafı döndürüp dolaştırmadan İsrail’in “kendisini savunma hakkı” olduğundan söz ediyor, ama hemen ardından “Filistinlilerin de çok kayıp verdiği… gereksiz yere çok sivilin öldüğü…” gibi ifadeler kullanıyor. (Bir işgal kuvvetinin kendisini savunma hakkı nasıl oluyor?)
ABD’deki bir dostum, TV’lerdeki taraflı yayınlardan örnekler verirken, Kamu Yayın Kurumu’nun radyosunda Amerikalı bir Musevinin şu cümlesini duyduğunu bildirdi:
“Şu anda ABD’nin Israil’e tam destek konusunda açık çekten daha az bir şey vermesi vahim bir hata olur.”
İfade açık değil mi: Amerika’yı yönetmeye talip birisi, İsrail’e ancak ve ancak açık çek verebilir; “ama’lı fakat’lı her ifade vahim hata” olur. Bu vahim hata, kime karşı, kimin açısından diye sormaya gerek yok. İşte ortada Kamala Harris hakkındaki kamuoyu yoklaması: bir gecede 5 puan kayıp! Bu gerçek olabilir mi? ABD’de 67 milyon Musevi seçmen bulunduğu biliniyor. Bunların geçen haftaya kadar yüzde 68’i Harris’e oy vereceğini söylüyordu. O zaman Trump’ın bu ani kazancını nasıl açıklayabiliriz?
Bunu Lobi’nin faaliyeti ile açıklamak mümkün. Lobinin bu çabasını ise Trump’ın ABD’nin İsrail’e yaptığı yardımı en az üç katına çıkartma vaadi sağlıyor.
Trump seçimden sonra, görev teslimine kadar geçecek bir ay içinde “Gazze’nin İsrail için tehdit olmaktan çıkacağını” vaat etmiş ve bunu içinde “Filistin” kelimesi geçmeyen bir ifade ile yapmıştı. İsrail lobisi onu kazandırmasın da kimi kazandırsın?