Biz ve Eylül: Yeniden yeşermek için sınır çizme vakti
Eylülün en güzel zamanlarını yaşıyoruz. Her sene olduğu gibi doğa yine kendini yenilemek için güzel bir uykuya dalmaya hazırlanıyor. Hayatın bize sunduklarına, yaşamımızda olan biten her şeye dönüp bir bakma vakti. Bazen kendimiz için en doğrusu olduğunu düşündüğümüz şeyler aslında öyle olmayabilir. Canımızı en çok yakan şeyler, ısrarla ellerimizde tutuklarımız olabilir.
Özellikle ilişkilere yüklediğimiz anlamlarla kişileri geleceğe taşımak için onlardan daha fazla gayret içinde oluruz. Emek veririz, zaman geçer ve daha iyi olacak umuduyla fedakârlık üzerine fedakârlık yaparız. Fakat sadece bizim gayretimizle bir yere kadar gidebilen bir ilişki bir süre sonra tıkanacaktır. Ne kadar uğraşırsak uğraşalım karşımızdaki kişi kendi istemediği sürece değişmeyecektir. Yaşam boyu başkalarının yapmak istemeği, bize sunmak istemediği şeyler için açıklama yapıp, anlatmak için dil döküp, bizlere gerekçe olarak sunulan bahanelerin geçmesi için umutla bekleyip çırpınmaktansa geri çekilip, hak ettiğimiz ilgi ve güzellikleri kendimize verip biraz düşünmekte fayda var.
Tıpkı doğa gibi bizim de içimizde tekrar yeşermek için durup bakılması gereken bir alan var. Her nerede nasıl daha mutluysak, nasıl daha iyi hissediyorsak, yaşamımız nasıl daha iyi olabiliyorsa ona doğru ilerleyebilmeliyiz. Bizimle birlikte ilerlemek istemeyen, bizimle aynı adımlara sahip olmayan kişilerle yürümek sadece sürecimizi zorlaştıracaktır. Yola ikna edilmişlerle çıkılmamalıdır çünkü yol inananlara aittir. Sizi daima açıklamaya zorlayan, suçlayan, mutsuzluğa sürükleyen, hak ettiğiniz değerin altındaki davranışları normalleştirmeye çalışan kişilere karşı eylül harika bir zaman. Şimdi yeniden yeşermek için sınır çizme vakti. Şimdi mucizeleri hayatımıza dâhil edebilmek için öze dönüp dinlenme vakti. Biraz da sadece bizim gayretimizle giden şeyleri artık ittirmeyip, itilmeyen şeylerin de nerede kaldığınıgörmevakti…