Önceki gün Adana‘nın Çukurova ilçesinde halı sahada futbol oynarken fenalaşan 38 yaşındaki, üç çocuk babası Hasan Bakırhan, hayatını kaybetti.
Arama motoruna ‘halı saha kalp krizi’ yazın yüzlerce haberle karşılaşırsınız.
Bir de haber olamayan vakalar!
Son dönemde iyice artan halı sahalardaki kalp krizi vakalarının istatistiği tutulsa sonuç ne olurdu acaba?
Bazıları halı sahalarda yaşanan kalp krizlerindeki artışı pandemi döneminde vurulan aşılara bağlıyor lakin bu konuya girersek aşı komplolarının sonu hiç gelmez!
Bence normal hayatta spor, hatta yürüyüş bile yapmayan kilolu, yetişkin insanlar başta halı sahalar olmak üzere eforlu sporlar yaparlarken kendilerine dikkat etmeliler.
Günde 2-3 bin adım bile atmayan, sürekli oturarak çalıştığı için kilolu olan, sigara içen bir kişi, hiç ısınmadan çıktığı halı sahada yapay çimle statik elektriği vücuduna yükleyip, birkaç kez ani hızlı koşular yapınca kalp krizi riski artıyor da olabilir.
Halı sahalarda maç yapanlar bilir; sahaya çıktığınızda ilk top önünüze gelince insan farklı bir heyecana kapılıyor.
Bir anda çocukluk, gençlik yıllarınıza dönüyorsunuz ama kondisyonunuz eskisi gibi olmuyor.
Bu risk yüksek efor gerektiren her spor için geçerli.
Yüksek efor gerektiren sporları yapmadan önce uzmandan onay almakta fayda var.
EHLİYETİ KAPTIRANLARA AF YOK
Son zamanlarda kamuoyunda sürücü affı çıkacağına dair iddialar vardı.
Bu affın özellikle ehliyetleri geçici olarak geri alınan sürücüleri kapsayacağı söyleniyordu.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ise “Trafik güvenliğini hiçe sayan ihlallere göz yummayacağız” diyerek affın gündemde olmadığını açıkladı.
Doğru olan da bu.
Sarhoş araç kullanıp hem kendisinin hem de başkalarının hayatını tehlikeye atan bir kişiyi affetmenin kimseye yararı olmaz. Hatta bir daha suç işlemeyi teşvik eder.
Oysa cezasını çekse, ehliyetsiz hayatın ne kadar zor olduğunu yaşasa belki akıllanır.
Bu af söylentileri cezaevlerinden vergiye, imardan trafik suçlarına vs. her alanda gündeme geliyor.
Özellikle sosyal medyada takipçi kazanmak, ilgi çekmek için af söylentilerine destek vereler oluyor.
Bu beklentinin bir nedeni de özellikle seçim dönemlerinde çıkarılan aflar. Oysa af çıkarmak ceza sistemini bypass etmek oluyor.
Oysa af çıkarmak vergisini veren, trafik kurallarına uyan, kaçak yapı yapmayan, suç işlemeyen dürüst vatandaşı cezalandırmak oluyor.
Ayrıca dürüst vatandaş kendini enayi gibi hissediyor. ‘Nasıl olsa af çıkar’ beklentisi de suçun artmasına neden oluyor.
Öte yandan Adalet Bakanlığı da genel affın gündemde olmadığını belirtiyor.
LİGDE KOCAELİSPOR GİBİ KULÜPLER OLMALI
Kocaelispor’un Süper Lig’e çıkması kesinleşti. Yeşil-siyahlılar, bir dönem dört büyüklerden sonra en başarılı kulüplerden biriydi. Futbola birçok yıldız kazandırdı.
Kötü yönetip, borçlar, 11 yıl transfer yasağı, tesislerin satılması, Süper Lig’de ve İstanbul takımlarının sayısının artmasının futbol endüstrisini değiştirmesi gibi birçok nedenden dolayı Kocaelispor’un hak ettiği yere dönmesi 16 yıl sürdü.
Bu geri dönüşte, amatör lige kadar düşen kulübün eski futbolcusu Orhan Görsen, Bahri Yavuz gibi değerli başkanların ve sadık taraftarın büyük emeği var.
Seyirci ortalaması 2-3 bini geçmeyen İstanbul’un ilçe takımları ve gelir seviyesi düşük bazı Anadolu illerinin takımları Süper Lig’de kalıcı olurken, Üçüncü Lig’de bile 25-28 bin seyirci ortalamasına sahip, Türkiye’nin en zengin beşinci ve altıncı şehirleri; Bursa ve Kocaeli’nin Süper Lig’de takımının olmaması garip değil miydi?
Yine köklü takımlar olan Samsunspor ve Göztepe’nin Süper Lig’e dönmeleri futbolda heyecanı ve kaliteyi artırmadı mı?
Gelecek sezon da 30 bin aşkın taraftarın tribünleri hınca hınç doldurduğu Kocaelispor deplasmanı gibi bir realite olacak.
Yıllardır yazıyorum; Süper Lig’de İstanbul takımlarının sayısı dördü geçmemeli.
Ve Anadolu takımları belediyelerin desteğiyle değil reel ekonomiyle yönetilmeli.
Adil rekabet her alanda olduğu gibi futbolda da kaliteyi artırır.
CELAL ŞENGÖR’ÜN ÖLÜMSÜZLÜK FORMÜLÜ
Tarihten ekonomiye, atom fiziğinden yeme içmeye her şeyi bilen adam, jeoloji profesörü Celal Şengör, sonunda ölümsüzlüğü formülünü de buldu:
“Ölümsüzlüğü bulmak çok kolay. Beyin bir bilgisayar. Beyne eşdeğer bir bilgisayar yapıp beynini ona yükleyebilirsen ölümsüzsün.”
Şengör Hoca fazla bilimkurgu dizisi izliyor olabilir.
Şengör hocanın bahsettiği formüle göre; beyninizi son teknoloji bilgisayara yerleştirdiğinizde siz yine de ölmüş oluyorsunuz.
Sadece bilgileriniz, bilgisayarda bir dosyada kalıyor.
Hadi bu bilgiler yapay zeka desteğiyle sizin gibi düşünsün ama vücut yok, tatmak, dokunmak gibi duygular yok.
Ama insanın genetik kimliğinin bir kopyasının yaratılıp, insan dokusu ve hücresinin yeniden üretilip yapay insan klonlanma formülünün gerçekleşme ihtimali olabilir
Hatta Çin, Rusya, ABD’de gizli bir laboratuvarda insan klonlaması gerçekleşmiş bile olabilir!
İnsan klonlarının gelecekteki organ nakli teknolojisiyle yaşam süresi sürekli uzatılabilir mi?
Peki, bu klonlara insan bilincini transfer etmeyi başarabilir miyiz vs. bu soruların sonu gelmez.
Ama Şengör’ün formülünün hata vermesi bir elektrik ya da güç kaynağı kesintisine bakar!
Herhangi bir güç kaybında sizi taklit eden yapay zekanın da fişi çekilmiş olur.
Altyazı
“Aldanmak yaptığımız her işte şaşmaz yazgısı hepimizin. Her sabah parlak işler tasarlar, gün boyu budalalık ederim” (Kış Uykusu)