YAZARLAR

MELİH ALTINOK / 6.2 yetmedi mi?

Profesör Şener Üşümezsoy pazartesi akşamı Sebep Sonuç’ta konuğumdu.
Ekrem Kızıltaş ve Murat Özer’le birlikte kendisine her şeyi sorduk. Sağ olsun hoca da anlaşılır bir şekilde deprem gündemine son noktayı koydu.
Geçtiğimiz çarşambadan beri deprem nedeniyle diken üstünde olan, sokakta geceleyen İstanbullulara “Bitti” dedi. Marmara’da daha büyük bir deprem olmayacağını söyledi.
Korku duvarını yıktı geçti.
Hocanın ağzından çıkanlar değerli.
Zira 1999 depreminden beri neredeyse tüm meslektaşları İstanbul’un büyük bir depremle yıkılacağını söylerken bir tek o, “Marmara’da 6.5’ten büyük deprem olmaz” diyordu.
Aradan geçen 26 yıl, “Bu kış değilse bir dahaki kış” diyerek sürekli felaket tarihlerini revize edenlerin tezlerinin ve dayanaklarının yanlış olduğunu ortaya çıkardı. Şener’in yıllar önce ortaya koyduğu tezin ise şakır şakır işlediğini gösterdi.
Öyle ya, çeyrek asırdır Godo’yu bekler gibi büyük depremin yolunu gözleyenler, gözletenler kehanetlerini neye dayandırıyorlardı?
Evet, Marmara’nın altında yekpare bir fay olduğu kabulüne…
Batı ucundaki Ganos Fayı’nın 1912’de, doğu ucundaki fayın ise 1999’da kırıldığını söylüyorlardı. Marmara’nın ortasında geriye kalan fayın da kırılarak İstanbul’u bu iki büyük deprem gibi vuracağını öne sürüyorlardı.
Şengör ise 2000’lerin başından beri yazdığı kitaplarda riskin yalnızca Kumburgaz çukurunda olduğunu anlatıyordu. Marmara’nın ortasında kırılmayan sadece 50 kilometrelik bir fay bulunduğu, onun da 20 kilometresinin ölü Adalar fayının devamı, yani hayali bir fay olduğunu öne sürüyordu. Geriye kalan 30 kilometrelik fayın da 6.5’ten büyük deprem üretemeyeceğini tekrar ediyordu.
Çarşamba günü tam dediği gibi olmadı mı?
Ya da şöyle soralım; uçuruma baka baka uçurum olmuş deprem adamlarımıza 6.2 yetmedi mi?

***

ÖNDEN BUYURUN CELAL BEY
6.2’lik deprem, ağzını 7’den, 8’den açan kimi deprem uzmanlarının tahminlerini revize etmelerini sağladı.
Cumartesi gecesi uyumayan, kimseyi de uyutmayan Profesör Ahmet Ercan son açıklamalarıyla yüreklere su serpmeye başladı mesela.
Profesör Celal Şengör, 1999 depreminden beri şöhretini borçlu olduğu felaket teorilerini kolay kolay terk etmeyecek gibi.
Ancak bu kez inandırıcılığı ağır darbe aldı. Şengör’ün bugüne kadar tezlerine dayanak gösterdiği yabancı bilim adamları bile “Yanılmışız” diyorlar.
O da acısını gaza basarak çıkarıyor.
Deprem günü ahali panik hâlindeyken, “İstanbul’u temelli terk edin” çağrıları yapmaktan çekinmiyor.
Ağzından çıkanlara inanıyorsa, önden buyursun.
Kendisini izleyecek değiliz, bir yere gittiğimiz yok ama en azından samimiymiş deriz.

***

ÖZGÜR BEY BANT MI KULLANIYORSUNUZ PEÇETE Mİ?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, polis memurlarının cebinde siyah bantla gezdiklerini, devlet büyüklerini beklerken gördükleri güvenlik kameralarına bant çektiklerini söylüyor.
İmamoğlu’nun otellerdeki gizli toplantıları öncesi güvenlik kameralarının bantla kapatılması normalmiş yani.
Yıllardır siyasileri takip ederim, böyle bir şeye ne şahit oldum ne de duydum.
Ne var ki Özel, bu rutini bilmeyenlere polislerin kargalarla birlikte güldüğünü söylüyor.
O kadar yani!
İlk gördüğüm polise soracağım.
Peki Özgür Bey, sizin tercihiniz ne?
Bant mı peçete mi?
Rutininizmiş ya.

***

MELONİ, İTALYA’YI DÜNYAYA HATIRLATTI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün İtalya’da görüştüğü Başbakan Meloni’ye faşist diyorlar.
Sebepleri malum…
“İkna olmuş bir Atlantikçiyim” diyen Ursula von der Leyen’in temsil ettiği Avrupa’da İtalya’nın bir piyon olarak hareket etmeyeceğini söylemesi, göstermesi.
Ülkesine bağımsız, kendine özgü bir rota çizmeye cüret etmesi…
Meloni’nin, uzun süredir adını bile hatırlamadığımız başbakanlarla yönetilen İtalya’ya karakter kazandırdığı kesin.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu